Fuad Bêrîtan: İran’da olası tüm senaryolara hazırız

img

HABER MERKEZİ - İran’da olası güç boşluğunun demokratik bir düzenin doğuşu için zemin oluşturabileceğini belirten PJAK Yönetim Konseyi Üyesi Fuad Bêrîtan, halkın iradesine bağlı bir güç olarak, tüm olası senaryolara hazır olduklarını ifade etti.

Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Yönetim Konseyi Üyesi Fuad Bêrîtan, Birleşmiş Milletler’in toplantısında İran’a yönelik yaptırım kararları ve bunun sahaya yansımaları üzerine Fırat Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. 
 
Birleşmiş Milletler'in İran'a yönelik tüm yaptırımlarının yeniden başlaması ve İran’a etkilerine dair konuşan Fuad Bêrîtan, “Tetik mekanizmasının devreye girmesiyle Birleşmiş Milletler yaptırımlarının geri dönmesi, sadece ekonomik veya diplomatik bir olay değil; İran rejiminin yapısal aşınmasının dönüm noktası olarak görülmelidir. Bu dönüş, rejimin artık uluslararası izolasyonun kademeli bir süreç olmaktan çıkıp kalıcı ve zorunlu bir duruma dönüştüğü bir aşamaya girdiğinin işaretidir. Bugün İran, ne Batı ile anlaşma yapacak güce sahip ne de daha önce Çin ve Rusya'nın sağlayabileceğini düşündüğü desteğe sahip. Artık gerilim sadece ABD ve İsrail'le sınırlı değil; Avrupa Birliği'nden Moskova ve Pekin'e kadar dünyanın çoğu hükümeti, bu yaptırımları uygulamak konumuna geldi. Bu, bir rejimin uluslararası sistemde düşebileceği en kötü durumdur.
 
MALİ YAPTIRIMLAR VE SONUÇLARI 
 
Uluslararası hukuk açısından yaptırımların geri dönmesi daha derin bir anlama sahiptir: İslam Cumhuriyeti fiilen Birleşmiş Milletler Şartı'nın yedinci bölümü kapsamına girmenin eşiğindedir -yani bir devletin küresel barış ve güvenliğe tehdit olarak görüldüğü bir durum- Bu yol izlenirse, Irak veya Libya deneyimlerine benzer bir süreç yaşanabilir. Ancak burada, Batı'nın yaptırımları uygulaması ve denetlemesindeki ciddiyeti belirleyici olacaktır. İslam Cumhuriyeti, tavizler vererek veya taktik manevralarla tam uygulamanın önünü tıkamaya çalışabilir; fakat en yumuşak senaryoda bile yapısal darbe kaçınılmazdır. Kilit nokta şu: Eğer bu yaptırımlar etkin hale gelirse, rejimin en büyük gelir kaynağı olan İran petrolünün Çin'e satışı büyük ölçüde kısıtlanacaktır. Zaten kronik bütçe açığıyla boğuşan bir hükümet, diğer mali sorunlarla boğuşup alternatif bulamayacaktır.
 
Mevcut verilere göre İran'ın günlük petrol ihracatı yaklaşık bir buçuk milyon varil ve bunun çoğu Çin'e gidiyor. Tahminler, yaptırımların geri dönmesiyle bu rakamın en iyimser senaryoda 700 bin varile, kötümser senaryoda ise yaklaşık 500 bin varile düşeceğini gösteriyor. Bu sadece ekonomik bir rakam değil; sistemik bir şok. Bu şok, hızla halkın hayatında hissedilecek ve bir tsunami gibi ekonomi, siyaset, güvenlik ve hatta sosyal ilişkiler dahil her şeyi yutacaktır.
 
Siyasi güç sembolik zayıflık ve kronik başarısızlık durumunda olduğunda, her dış baskı, yapının güvenlik niteliğini yoğunlaştırır. Bundan sonra, İslam Cumhuriyeti'nde karar alma süreci daha da güvenlik odaklı hale gelecektir” dedi. 
 
Mevcut sistemin, güvenlik, askeri, ekonomik ve yönetim alanlarında yeni modellere yönelmek zorunda kaldıklarını dile getiren Fuad Bêrîtan, “Önceki modeller sadece verimsiz değil, kullanılamaz hale gelecektir. Ancak yeni modellerin tasarımı ve uygulanması da ciddi engellerle karşılaşacaktır. Çünkü hakim zihniyet, kamu alanı ve yapısallığın ruhu, başarısızlık ve aşınmayla doymuş durumdadır. Böyle bir zemin, yaratıcılık ve yenilenme fırsatı vermez. Bu aşamada İslam Cumhuriyeti, daha derin bir kırılganlık yaşayacaktır. Dış baskı yoğunlaştığında, kaynaklar azaldığında ve sosyal hoşnutsuzluk arttığında, sistemdeki hata hızı yükselir. Bu, her basit olayın hızla güvenlik krizine dönüşebileceği anlamına gelir. Bu süreçle paralel olarak, rejimin güvenlik ve askeri güçlere bağımlılığı artacaktır. Hükümet, yürütme ve işlevsel bir kurum olarak fiilen çökecektir. Bütçesi ve kaynakları olmayan bir yapı, sadece kendi varlığını sürdürebilir, ülkeyi yönetemez.
 
Bu durumda ortaya çıkan şey ekonomik ve yapısal çöküştür. Hızı ve derinliği birkaç faktöre bağlıdır: Rejimin davranışındaki olası değişimler ve geçmiş kronik davranışlardan farklı seçimler -örneğin içerde siyasi alanı açmak veya dış anlaşmalar için yeni formüller aramak. Ancak şimdiye kadar bu iki yol için hiçbir irade görülmüyor. Yapının merkezi zihni dengesini kaybetmiş ve hatta önceki versiyonlarıyla bile kopmuş durumda.
 
Özetle, İran hem siyasi hayatında hem de sosyal düzeyde yeni bir faza girdi. Rejimin tekrarlanan hataları, genel maliyeti büyük ölçüde artırdı ve bu hataların devamı yapısal çöküşü hızlandırarak İslam Cumhuriyeti'ni fiilen felç eden bir durum yaratabilir. Bugüne kadar izlenen yol tam da bu yöndedir; Venezuela veya ABD saldırısından önceki Irak'la kıyaslanabilir bir durum.
 
Tüm bu değişkenlerin yanı sıra, İslam Cumhuriyeti'nin İsrail'le yaşadığı gerilimi göz ardı etmemek gerekir. Bu seviyedeki düşmanlık, askeri saldırı, hatta liderin tasfiyesi olasılığını dışlamaz. Böyle bir olay, tüm senaryoyu tamamen yeni bir aşamaya sokabilir.Net bir özetle: Kısa vadede hiçbir mucize yok. İslam Cumhuriyeti sadece üç seçenek arasında dönüp duruyor: Kötü, daha kötü ve en kötüsü” diye ifade etti. 
 
KRİZLER ÜLKEYİ PATLAMA NOKTASINA GETİRDİ
 
“İran'daki mevcut diğer krizlerin boyutları nereye doğru gidiyor? Halk ne tür olaylara hazırlanmalı?” sorusuna yanıt veren Fuad Bêrîtan, “İran'daki krizlerin eşzamanlılığı sadece acı bir gerçeklik değil; belirleyici ve kader belirleyici bir değişkendir. Biz sadece yaptırımlara maruz kalmış bir hükümetle karşı karşıya değiliz, sınır ötesi yatırımları kırk yıl boyunca başarısız olmuş, içeride ağır askeri yenilgi almış, nükleer programı ciddi hasar görmüş ve yönetimde yolsuzluk, verimsizlik ve baskıyla iç içe geçmiş bir yapıyla yüzleşiyoruz. Şimdi, tüm bu biriken krizler ekonomik, sosyal ve çevresel süper krizlerle düğümlenmiş ve ülkeyi patlama eşiğine getirmiş durumda. İran bugün sadece dizginlenemez enflasyon, ulusal para biriminin çöküşü, yaygın işsizlik ve yapısal yolsuzlukla karşı karşıya değil; aynı zamanda derin sınıf uçurumu, kurumsallaşmış dini ve etnik ayrımcılıklar, vatandaşların yaşam tarzıyla rejim arasındaki temel çarpışma, kadınların siyasi güçle yüzleşmesi, rejim değerleriyle çatışan genç nüfus, elit göçü ve çok katmanlı sendikal ile işçi protestolarının aynı anda aktif olduğu bir toplumla karşı karşıyadır.
 
Bunların yanı sıra, iklim değişiklikleri, su kıtlığı, hava kirliliği ve doğal kaynakların tahribatı, kolektif yaşamın temelini tehdit ediyor. Daha kesin bir ifadeyle, İslam Cumhuriyeti'nin yönetimi nedeniyle toplumun doğal yaşamı ve biyolojik güvenliği bozulmuş durumdadır. Bu durumu daha tehlikeli kılan sadece krizlerin hacmi değil; eşzamanlılık ve iç içe geçmişlikleridir. Bu, geçiş teorilerinde ‘yapısal süper kriz’ olarak adlandırılan şeydir; siyasi sistemin kendini yeniden üretme kapasitesini kaybettiği ve her reaksiyonunun yeni kriz doğurduğu andır.
 
Böylesi koşullarda İslam Cumhuriyeti, bu başarısızlıkları, verimsizlikleri ve yapısal aşınmayı içeride güç gösterisiyle gizlemeye çalışır. Eşine az rastlanır infaz artışı, baskının yoğunlaşması ve hükümetin söylem terapileri, güç göstergesi değil; aslında bir güç krizinin işaretidir. Hayatta kalmak için çıplak şiddete başvuran bir güç, aslında sembolik sermayesini kaybetmiştir. Bu durum, hakimiyetin ‘güç yanılsamasına’ kapıldığı andır: şiddetli güç temsiliyle krizleri kontrol edebileceğini sanır, oysa bu gösteri zayıflığın ve çürümenin belgesidir. Elbette İslam Cumhuriyeti'nin baskı gücünü tamamen kaybettiği düşünülmemelidir; daha doğru tanım, bu gücün zayıfladığı ve aşındığıdır. İslam Cumhuriyeti yapısı temelde iç baskı için tasarlanmıştır; dış düşmanla yüzleşmek için değil” ifadesinde bulundu. 
 
ALTERNATİF NASIL İNŞA EDİLECEK 
 
Ana aracı şiddet olan bir hükümete karşı kolektif mücadele modeli ve bu modelin toplumda yayılma biçimine dair değerlendirmelerde bulunan Fuad Bêrîtan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Son aylarda, ‘askıya alma ve bekleme durumu’ olarak adlandırabileceğimiz bir olguyla karşı karşıyayız. Toplumun bir kısmı ve siyasi güçler, dışardan bir değişimin hükümeti onlar adına devireceğini bekliyor. Kimse dış askeri müdahalenin olup olmayacağını bilmiyor; ancak siyasi açıdan her senaryoya hazırlanmak gerekir. Yine de sarsılmaz bir gerçek var: Hiçbir müdahale, halkın gündemini ve toplumun dönüşüm sahnesindeki inisiyatifini ikame edemez. En tehlikeli hata, bekleme politikasıdır: ‘Bırak İslam Cumhuriyeti çöksün, sonra biz yeni düzeni kuralım.’ Bu ölümcül bir yanılsamadır. Hazırlıksız bir sosyal geçiş, özgürlüğe değil kaosa veya otoriterliğin yeniden üretimine yol açar. Alternatif, ölmekte olan bu sistemin bağrında şekillenmelidir, ölümünden sonra değil. İşte burada temel soru anlam kazanır: ‘Benim rolüm nedir? Alternatif düzende nerede duracağım? Geleceği inşa etmede payım ne olacak?’ Bu basit soru, kolektif gündemin temel taşıdır. Eğer sosyal gündem önceden örgütlenmemişse, güç boşluğu anında gasp edilecektir. Dolayısıyla İran'daki -ve özellikle Kürdistan'daki- ana mesele sadece mevcut düzenin çöküşü değil, alternatif düzenin inşasına hazırlıktır.
 
Eğer toplum koşullara etki edemez, uyumlu hareket edemez ve doğru anda inisiyatifi ele alamazsa, İslam Cumhuriyeti krizleri çözmeden hayatta kalabilir ve maliyeti yine halka yükleyebilir. Kural nettir: Toplum mevcut alanları fethetmeli ve rejimin yönetim alanını mümkün olduğunca küçültmelidir. Kolektif irade, İslam Cumhuriyeti'nin hayatta kalma iradesinden daha büyük olmalıdır. Böyle bir durumun gerçekleşmesi zorunluluklar taşır ve en önemlisi şu anahtar soruya cevap vermektir: Çöküş sürecinde, yeni düzenin taşıyıcısı hangi güç olacaktır? Tarih deneyimi der ki: Bir siyasi sistemin çöküşü kendi başına demokrasiye yol açmaz. Çöküşten neyin doğacağını belirleyen, sosyal güçlerin güç boşluğunu doldurma ve hazırlık düzeyidir.
 
‘İRAN’DAKİ ÇÖKÜŞ VAKUMDA GERÇEKLEŞMEZ’
 
Elbette, İran'daki çöküş veya geçiş vakumda gerçekleşmez. Bölgesel ve küresel aktörler, İran'ın geleceği hakkında kendi mantıklarını izler. Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Çin ve Rusya sadece izleyici değil; her biri İran'a yönelik kendi projesine sahip ve İslam Cumhuriyeti'nin devamı veya çöküşü onlar için farklı anlamlar taşır. Böyle bir sahnede, bu değişkenleri dikkate almadan herhangi bir çöküş veya geçiş ya gasp edilir ya da sarptırılır. Bu nedenle iç strateji, aynı anda ‘yıkıcı dış müdahaleyi etkisizleştirmek’ ve ‘güç dengesinden akıllıca yararlanmak’ kapasitesine sahip olmalıdır. Aynı zamanda çöküşe giden süreçteki ana zorluklardan biri, güç boşluğunu ele geçirme rekabetidir. Eğer iç ve dıştaki siyasi, sivil ve saha güçleri ‘minimum koordinasyon çerçevesi’ oluşturamazsa, çöküş iç savaşa veya otoriterliğin yeniden üretimine yol açabilir. Kürt, Beluc, Arap, Azeri, Türkmen hareketleri ve merkez demokrasi yanlısı güçler, şimdiden geleceğin ortak tanımı ve iç uyumuna ulaşamazsa, saha gerici güçler lehine gasp edilebilir. Bu tehlikeyi küçümsememek gerekir.
 
Ülke dışındaki muhalefet de eğer kişisel çekişmeler, propaganda rekabeti ve sosyal saha ile kopukluklara devam ederse, faydalı olmanın ötesinde engelleyici bir faktör olur. Yeni düzen, tek bir anlatı, tek bir ses ve tek bir merkezin ürünü değil; birbirini dışlamadan çeşitli sosyal ve siyasi güç merkezlerinin ittifakının sonucudur. Bu da yeni bir demokratik yapıyı mümkün kılar.”
 
‘ALTERNATİF GÜNLÜK HAYATIN BAĞRINDAN ŞEKİLLENİR’
 
Fuad Bêrîtan, var olan duruma dair somut önerilerini şu şekilde sıraladı: “Ortadoğu ve Avrupa'daki somut deneyimler, tarihsel kopuş anlarında alternatif düzenin yukarıdan değil, aşağıdan doğduğunu göstermiştir. Kürdistan'ın Rojava'sında halk konseyleri ve kendi kendini örgütleyen ağlar, saha direnişi ve savaş ortasında paralel ve etkili bir düzen kurmayı başardı. Doğu Avrupa'da da yerel konseyler ve sivil ağlar, görece demokratik yapılara geçişin zeminini hazırladı. Bu örneklerin net mesajı şudur: Mevcut koşullarda kolektif mücadele modeli yeniden tanımlanmalıdır. Yeni düzen ne ihraç edilebilir ne de yukarıdan dayatılabilir; alternatif, aşağıdan ve günlük hayatın bağrından kök saldığında şekillenir. Bu süreci en asgari düzeyde, ‘demokrasi ve direniş provası’ olarak adlandırabiliriz. Birinci birim aile; sosyal hücrenin en küçüğü olarak hayatta kalma, yardımlaşma ve dayanıklılık için örgütlenmesi, alternatif inşasının ilk adımıdır.
 
KOLEKTİF İRADE, ÖRGÜTLÜ EYLEM 
 
Bir üst seviye, sokak ve mahalle: Küçük komiteler, yerel konseyler, yardımlaşma ağları, rollerin bölüşümü ve ortak kaynakların kaydedilmesi, sosyal gücün geri kazanılması için temel ama hayati birimlerdir. Bu ruh ve örgütlenme mikro ölçekten başlayıp bölge ve şehir seviyesine yayılmalıdır. Bu modelin önemi şimdi iki katına çıkmıştır; çünkü hâkim yapının çöküş hızı artmış ve her an savaş veya büyük gerilim olasılığı vardır. Böyle bir aşamada uygun tepki pasif bekleme veya dış müdahaleye bel bağlamak değildir. Uygun cevap, toplumun kolektif hayatını ve alanını -sadece coğrafi anlamda değil, zihinsel, kurumsal ve sosyal anlamda- İslam Cumhuriyeti'nin kontrolünden geri alınmasıdır. Bu sadece bir savunma projesi değil; sosyal otoritenin yeniden tanımlanmasıdır. İslam Cumhuriyeti bu durumda toplumu parçalı, izole, motivasyonsuz ve iradesiz tutmaya çalışır. Bu stratejinin karşıtı, dayanışma, kolektif irade ve örgütlü eylem yaratmaktır. 
 
Zafer için hâkim yapının dayatmaya çalıştığı kaderden uzaklaşılmalı ve toplum ile çevrenin tahribatı durdurulmalıdır. Bu konuda gecikmenin maliyeti gelecekte çok daha ağır olacaktır. Böyle bir ruh sadece krizi aşmak için değil; meşruiyetini kolektif iradeden alan demokratik bir düzenin temeli içindir. İran'ın yakın geleceği öngörülemez olaylarla dolu: Savaş olasılığından liderin ölümüne ve iç kavgalarına kadar her şey mümkün. Ama bu gelecek zorunlu olarak karanlık değil. Eğer toplum kendini örgütlerse, güç boşluğu demokratik bir düzenin doğuşu için zemin olabilir. Gerçek zafer, sadece yorgun ve baskıcı bir sistemin çöküşünde özetlenmez; toplumun aşağıdan başlayıp özgürlük ve eşitliğe dayanan, insan onurunu meşruiyetin temeli yapan yeni bir düzeni yeniden yaratma yeteneğidir. Bu tarihsel görev şimdi İran halkının önünde: Geleceği inşa etmek, krizden sonra değil, krizin bağrında ve bu andadır. Kürdistan halkı, tarihsel deneyimi, kapasitesi ve direniş geçmişi nedeniyle bu aşamada öncü rol oynayabilir. Biz de halkımızın iradesine bağlı bir güç olarak, tüm olası senaryolara hazırız ve toplumumuza yakışır şekilde sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Genel bir değerlendirme yaparsak, eğer sosyal ve siyasi güçler şimdiden çok katmanlı, bölgesel ve bağlantılı çerçevelerde örgütlenirse, çöküş anı kolektif gücün yeniden inşası ve yeni düzenin mimarisi için tarihsel bir fırsata dönüşebilir. Bugün yaşanan sadece bir düzenin çöküşü değil; yeni bir düzen tasarımı için sahanın açılmasıdır.”

Diğer başlıklar

14:59 Dil kurumlarından çocuklara alfabe öğretmen etkinliği
14:26 PKK'liler için kurulan taziye ve verilen mevlide kitlesel ziyaret
14:08 Demirtaş: Süreç parçalanma değil, onurlu birliği sağlayacak bir süreç
Figen Yüksekdağ: Yeni bir dönemin kapıları açıldı
14:00 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nın 2'nci oturumu başladı CANLI
13:57 Seferleri azaltan kayyım öğrencileri mağdur etti
13:30 Mêrdîn’de sağanak: Caddeler göle döndü
13:03 Prof. Paech: Kürtlerin ve azınlıkların varlığı kolektif haklarla korunmalı
12:17 Dubbins: 27 Şubat çağrısı Türkiye ve Ortadoğu için muazzam fırsat yarattı
10:30 DEM Parti'nin 'Uluslararası Konferansı' konuşmalarla devam ediyor
10:08 Hindistan’da gece kulübü yangını: En az 25 ölü
09:57 Jin dergi ‘Komün’ kapağıyla çıktı
09:53 Hintli eski Parlamenter: Öcalan'ın ilkeleri bütün dünyaya barış getirecektir
09:43 Konferansa katılanlar: Tarihi seyreden değil, yapan bir dönemdeyiz
09:24 Psikolog Hatice Göz: Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulmalı
09:21 Çok sayıda bölgede sağanak bekleniyor
09:19 Emekliler: 2026 yılını emeklilere düşman yılı kabul ediyoruz
09:12 Cezaevindeki yemek borcu gerekçesiyle kızının bursuna el konuldu
09:12 Wan kayyımı ‘Sit alanı’ olan yapıyı bakanlığa devretti
09:10 Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak
09:08 Dêrsim’de fuhuşa tepki: Yapılanlar bilinçli bir politikanın devamıdır
09:06 Özgür sinemanın adresi
09:02 Anneler: Önderliğimiz özgür olmadan barış olmaz
09:00 07 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
06/12/2025
23:49 Yemeklerinde ölü fare çıktığını söyleyen öğrencilerden protesto
23:23 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli M.S. yaşamını yitirdi
23:13 Uluslararası konferansta yarın da önemli başlıklar tartışılacak
23:07 Metin ve Kemal Kahraman’ın konserine yoğun ilgi
22:54 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
22:51 Hatun Esen: Doğayı katledenler değil mücadele kazanacak
22:11 BMGK'den Lübnan'a destek açıklaması
22:01 Ankara'da 'Ev' filmi gösterimi ve söyleşisi
21:14 'Hakikat ve adalet olmadan barış inşa edilemez'
20:49 Kaldırım çalışmaları esnafı da yurttaşı da mağdur etti
18:41 Halep’te Abdullah Öcalan için özgürlük çağrısı
18:33 Fidan: Öcalan Suriye'de rol oynayabilir
18:08 BM: Suriye’de insan hakları ihlalleri devam ediyor
18:04 Azime Işık: Dönüşüm için ilkin adalet kıstası benimsenmeli
17:56 Êlih'te panel: Barışı örgütlemek zorundayız
17:48 İsrail, 70 bin 354 Filistinliyi katletti
17:45 Afşin Belediyesi’nin işine son verdiği işçi intihar etti
17:01 Cizîr'de mağarada bir kişiye ait cenaze bulundu
16:32 Aydın Erdem mezarı başında anıldı
16:31 İrlandalı milletvekili Kearney: Sivil toplum sürece dahil edilmeli
Katalonya eski Başbakanı Garcia: En önemlisi halkınızla yaptığınız sözleşmedir
16:20 Bahçeli: Barış kuşunun ikinci kanadı takılacak ve herkes uçuşunu görecektir
16:18 Wan’da Şiyar Be Platformu kitlesel yürüyüşle deklere edildi
16:01 Gazeteci Aykol’un tedavisi sürüyor
15:54 Suriye’de Alevilere dönük saldırılar Amed’de protesto edildi
15:52 Prof Köker: Nihai hedef barış ve demokratik toplumun inşasıdır
15:19 Neçirvan Barzani: Barışın inşa edilmesi tüm bölgeyi etkiler
15:18 Amed Sağlık Platformu çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
15:04 Üç kentte hasta tutsaklar için çağrı
15:03 CHP'de yeni MYK belli oldu
15:01 Güney Afrikalı Senatör Bhabha: Yasal kılındığımız an dönüm noktası yaşandı
14:49 Arzu Yılmaz: Abdullah Öcalan’ın söylediği entegrasyon, birlikte yaşamın formülüdür
Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk: Kadınları sürece dahil etmeliyiz
14:19 DAİŞ saldırısı ihtimaline karşı kutlama yasağı
14:02 İstanbul’da Barış Çalıştayı: Süreçte aktif rol almak istiyoruz
13:59 Suriye’de savaş kalıntıları nedeniyle 665 kişi yaşamını yitirdi
13:44 İmralı Heyeti üyesi Erol: Abdullah Öcalan Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor
13:36 İmralı’ya giden komisyon üyesi Yıldız: Süreç ertelenmeyecek bir devlet meselesidir
13:27 Yiğit ve Turgut’un taziyelerine kitlesel ziyaret
13:19 'Esas duruş' dayatmasını reddeden tutsak, 10 gardiyan tarafından darp edildi
13:13 Mehmet Güler, Rojhat Özdel ve Faik Kevci için adalet istendi
13:11 Cumartesi Anneleri Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu
12:28 İstinaf da 'yetki davası'nda DİSK Basın-İş'i haklı buldu
12:26 Barzani: Sürece her anlamda katkı sunmaya hazırım
Talabani: Barış ve demokrasi umudu için atılan her adımı savunuruz
12:01 Îlham Ehmed: Kendimizi Türkiye’de, Türkiye’yi burada görmek istiyoruz
11:26 15'inci İnsan Hakları Film Günleri başlıyor
11:18 Boşanmak isteyen kadın ve kız kardeşine saldırı
11:07 Abdullah Öcalan: Demokratik toplum sosyalizmi temelinde kurtuluşa yürüme zamanı
10:53 ‘Uluslararası konferasta’ barış deneyimleri tartışılacak
10:38 Uluslararası konferans: Abdullah Öcalan’ın demokratik paradigması büyük bir çözümdür
10:30 Osmaniye'de kaza: Çok sayıda ölü ve yaralı var
09:41 Dilan Karaman’ın ölümüne dair açılan soruşturma ne aşamada?
09:31 DAİŞ Suriye'de yeniden varlık gösteriyor
09:13 Kuvvetli yağış ve rüzgar uyarısı
09:12 ‘Katıldığı sınav bulunmadı’ iddiasıyla 30 yıllık tutsağın tahliyesi 9 ay ertelendi
09:11 1 ayda 4 kez hastane sevk edildi: Artık beni hastaneye götürmesinler
09:09 Her Yer Çocuk Derneği gönüllüsü: İktidarın politikalarıyla çocukluk kısalıyor
09:08 Wan-Bedlîs-Colemêrg Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu
09:07 'Savaş engelliliği artırıyor, barış için mücadele edeceğiz'
09:07 Kayyıma gerekçe yapılan davadan beraat etti: Belediye iade edilmeli
09:06 Avukat Özdemir: 11'inci Yargı Paketi beklentileri karşılamadı
09:05 ÖHD'li Kantarci: Abdullah Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşulları sağlanmalı
09:04 Türkdoğan: Komisyon raporunun en önemli başlığı entegrasyon olacak
09:04 Licêlilerden 'fuhuş ağına' karşı birlik çağrısı
09:03 31 yıllık tutsağı arkadaşı anlattı:Yaşamını halkının mücadelesine adadı
09:02 Kırmızı halısız festival
09:00 06 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
05/12/2025
23:34 Rojin Kabaiş’in telefonu 10 gün içinde İspanya’ya gönderilecek
22:56 BM: Gazze'de insani kriz kritik seviyede
22:38 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı silahı grup, Alevi türbelerini yaktı
22:06 Abdullah Öcalan'dan komisyona: Görüşme tarihidir
21:37 Provokatör polis açığa alındı
21:27 Barış paneli: Daha somut uygulamaların tartışılması gerekiyor
21:06 Licê’de fuhuşa karşı çalışmalar 5’inci gününde
20:52 Tetwan’da Zîn Kadın Dinlenme Merkezi açıldı
19:35 SAMER araştırması: Katılımcıların yüzde 70'i boykotu etkili buluyor
19:25 Alevi katliamına karşı birlik olma çağrısı
19:17 30 yıldan sonra tahliye edildi: Artık Kürt halkının özgürlüğünün zamanı
19:08 Erxenî'de kavga: İki kişi hayatını kaybetti
19:01 İşçilerin hak arayışı 129'uncu gününde
18:15 Ferdi Zeyrek davasında tahliye
18:08 İstanbul’da yapılacak konferansın hazırlıkları tamamlandı
17:34 Son bir yılda 85 çocuk işçi yaşamını yitirdi
16:40 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
16:30 Cizîr’de Kezi Dayanışma Mağazası açıldı
16:29 ÇHD: İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli
16:20 Kadri Bağdu'nun anısına 'Yara' belgeseli yayımlandı
16:05 Kadınlardan uyuşturucu ve fuhuşa karşı ortak mücadele çağrısı
15:30 İzBB işçileri, eylem takvimini açıkladı
15:29 Rapçı Barody madde bağımlılığına karşı şarkı besteledi
15:26 'Hasta tutsak Yıldırım tahliye edilmeli'
14:42 Şerzan Kurt öykü ödülü sahiplerini buldu
14:41 Sosyolog Holloway’den Asrın Hukuk Bürosu’na ziyaret
14:39 BM ve AK'ye Suriye'deki katliamlara karşı sorumluluk alma çağrısı
14:11 Neslihan Şedal hakkında beraat kararı
13:49 Îlham Ehmed de İstanbul’daki konferansta konuşacak
13:44 BES'ten 'adil ücret' çağrısı
12:56 HPG'li Ali Kaya'nın taziyesine kitlesel ziyaret
12:34 Ajanlaştırma baskısı ve takip tacizine suç duyurusu yapılacak
11:54 Filozof Bourg: Kürtlerin siyasete aktif katılımı demokratikleşme için zorunlu
11:41 Eğitim Sen: MESEM iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikasıdır
11:36 İmralı görüşmesini anlattı: Bir güç orduya katılacak, diğer güç asayişi sağlayacak
11:22 Abdullah Öcalan’dan Mexmûr Kadın Meclisi Konferansı’na mesaj
11:12 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na kimler katılacak, neler tartışılacak?
10:39 Kayyım atama davasında beraat
10:34 Bahis soruşturmasında 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
10:02 Ebru Günay: Kürt sorunu uluslararası zeminde tartışılacak
10:00 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
09:22 Siyaset bilimci İnsel: Bütüncül hukuk ikili hukuk yapısına son vermektir
09:21 KYK yurdundan ‘çalışmayan kombi’ savunması: Mülk sahibi yaptıracak
09:20 Katı atık toplayıcısı: Barışın gelmesi refah ve huzurun gelmesidir
09:19 DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın toplumla buluşacak koşulları oluşturulmalı
09:17 Hedef iki milyon palamudu toprakla buluşturmak
09:16 'Koza Altın Bergama için yeni bir facianın habercisi'
09:15 Bölgesel savaşlar ve fahiş fiyatlar Wan turizmini vurdu
09:14 Wan'da festival: Müzik özgürleştirir, barış büyür
09:13 İntihara sürüklenen kadının dosyasında şüphelilere tahliye
09:12 Licê'deki kadınlardan 'fuhuş çetesine’ tepki: Herkes ayaklanmalı
09:10 Amed Uluslararası Film Festivali: Sanatla iç içe olalım
09:05 'Hasta tutsaklar kaderine terk edildi'
09:02 Zenobia'nın kenti Palmira'daki tahribatı görüntüledik
09:00 05 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor
21:29 TİP'li gençlerin tutuklanması protesto edildi
21:21 Madenciler anıldı: Çıkış yolu direnişlerin birleşmesinde
21:17 AKP'li belediye 3 sokağı borç karşılığı sattı
21:14 DEM Parti komisyon üyeleri: Görüşme içeriği bağlamından koparıldı, tamamı paylaşılsın
20:37 Güngören’de 6 katlı binada patlama