ANKARA – TTB Merkez Konsey üyesi Ali Karakoç, sürecin pozitif bir barışa evrilmesi gerektiğini belirterek, "Komisyon, devletin güvenlik mekanizmalarıyla görüştüğü gibi her iki tarafla da görüşmeli" dedi.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun", sürecin başarısı için yapması gerekenlere ilişkin farklı kesimlerden gelen öneriler devam ediyor. Bu gün 4'üncü toplantısıyla çatışmalarda yakınlarını kaybeden tarafların yakınlarını dinleyecek olan komisyonu ve süreci değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Ali Karakoç, sürece tüm kesimlerin aktif katılımın önemine işaret etti. Tüm toplumsal kesimlerin sürece aktif katılımın güçlendirilmesi ve sürecin şeffaf yürütülmesinin gerektiğini belirten Karakoç, toplantıların şu ana kadar olumlu ilerlediğini ifade etti.
Tüm toplumsal kesimlerin görüşlerinin komisyon tarafından alınarak bunların değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Karakoç, "Bu komisyon, bu görüşmeleri sadece Meclis'te değil, toplumla beraber de tartışması gerekiyor. Komisyonun toplumun içerisine, sahaya da inmesi gerekiyor. Bu şekilde yapılacak çalışmalarla komisyonun geniş halk kitleleri ile de buluşma sağlaması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
'TABİP ODALARI DİNLENMELİ'
Hekimlerin mesleklerinin gereği olarak yaşam ve barışın savunucu olduğunu dile getiren Karakoç, "Dolayısıyla hekimler ve TTB, dün olduğu gibi hep barışa, yaşama, demokratik bir ortama dair söz ve cümle kullanmıştır ve bu dönemde de söz kurması gerekiyor. Sadece TTB değil, bölgedeki bütün tabip odaları, hatta ülkenin dört bir yanında bulunan tabip odalarından görüş almak gerekiyor. Odaların yanı sıra hekimlerden de görüş almak gerekiyor. Bu alanda ciddi manada emek harcayan arkadaşlarımızın olduğunu biliyoruz. Bunlardan görüş alması gerektiğini kesinlikle savunuyorum" diye konuştu.
'AKİL İNSANLARIN GÖREVİNİ KOMİSYON YAPMALI'
Sürecin toplumsallaşmasında muhalefetin komisyonda yer almasının önemli olduğunun altını çizen Karakoç, "Dolayısıyla sadece Meclis'te bulunan siyasi partilerle değil, Meclis dışındaki siyasi partiler ve hukukçuların da ortak görüşünü almak önemlidir. Ancak süreci bu şekilde toplumsallaştırabiliriz. Bu süreç boyunca zarar gören her taraf, her kesimle görüşmek gerekiyor. 2013-2015 sürecinde yürütülen ve akil insanlar çalışması diye tarifi edilen çalışmaları, bu dönemde komisyonun yapması gerekir" şeklinde konuştu.
Tutsaklar ve hasta tutsakların temel insani haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını, onlarla ilişkili ulusal ve uluslararası sözleşmelerin uygulanması gerektiğini belirten Karakoç, "Dolayısıyla hasta mahpuslara dair olarak hiç vakit geçmeden uluslararası sözleşmeler ve anayasamız çerçevesinde kararlar alınması gerekir. Mahpusların sağlık hakkına erişebileceği, hekim seçme özgürlüğünün olduğu ve toplumun diğer kesimleri gibi bu süreçten bağımsız olarak bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerektiğini düşünüyorum" diye belirtti.
'KOMİSYON HER İKİ TARAFLA GÖRÜŞMELİDİR'
Sürecin çatışan iki kesim arasında gerçekleştiğini ve barışında bu kesimler arasında olacağını söyleyen Karakoç, dünya örneklerinde de olduğu gibi hem komisyonun hem de her kesimin şeffaf bir şekilde görüşmesi gerektiğini söyledi. Karakoç tarafların kendi aralarındaki görüşmeleri için karar verecek inisiyatifin kendilerinde olduğuna işaret ederek, şunları dedi: "Ancak komisyon her iki tarafla da görüşebilir. Komisyon nasıl ki devletin güvenlik mekanizmalarıyla görüşüyorsa; doğal olarak her iki tarafla da görüşmesi gerekiyor. Komisyonun taraflarla görüşmesinin yararlı olacağını düşünüyorum."
Silahların susmasının kıymetli olduğunu, fakat bu durumun negatif barış olarak tanımlanabileceğini ifade eden Karakoç, şöyle devam etti: "Önemli olan sürecin pozitif barışa evrilmesidir. Bunu topluma ve her kesime anlatmamız gerekiyor. Önceliğimiz gerçekten şu anda demokratik bir ortam sağlamaktır. Öncelikle demokratik yapının kurulması gerekiyor. Ancak demokratik bir ortamda barışı sağlayabiliriz. Dolayısıyla demokrasi ve barış sürecini birlikte yürütmeye çaba göstermemiz gerekiyor. Komisyona da bu anlamda ciddi görevler düşüyor. Ayrıca toplumun diğer örgütlü kesmelerinin de bu konuda söz ve cümle kullanması, müdahil olması gerektiğini düşünüyorum."