HABER MERKEZİ - Kürtçeye dönük politikalara tepkili olan dil dernekleri yöneticileri, "Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Barış dilde başlar" vurgusu yaptı.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) daha önce yazılı olarak onay verdiği “Koma Me Bona We” Kürtçe reklam sloganı nedeniyle Amedspor'a verdiği cezaya tepkiler devam ederken, bu kez TED Diyarbakır Koleji’nin "Tek dil Türkçe” fermanıyla çocuklara etkinlik düzenlemesi tepkiye yol açtı. 26 Eylül’de kolejin resmi sanal medya hesabında paylaşılan görüntüler, halkın tepkisi üzerine silindi, ardından da kolej tarafından geri adım atan bir açıklama yayımlandı. Wan ve Şirnex'te dil çalışmaları yürüten dernek yöneticileri, sendika ve hukuk örgütü temsilcileri, söz konusu yaklaşımların 100 yıllık inkarcı zihniyetin devamı olduğunun altını çizdi.
ANADİL KIRMIZI ÇİZGİ
Wan'da çalışma yürüten Kürt Kültürünü ve Dilini Geliştirme Derneği'nin (KURDİGEH) Yöneticisi Mehdi Gerçekli, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından başlayan sürece dikkat çekerek, “Bunlar kirli politikanın yansımasıdır. Gördüklerimiz, bugünün politikaları değil. Lozan’dan bugüne kadar Kürtler ve dillerine dönük uygulanan politikaların devamıdır. Bu politikalar bir amaç doğrultusunda yürütüldü. Anadil Kürtler için kırmızı çizgi. Bu saatten sonra dilimizden vazgeçme gibi bir durumumuz yoktur” diye belirtti.
SÜRECİN SORUMLULUKLARI
Kürt halkının 50 yıla yakın mücadelesiyle özellikle anadil için büyük alanların yaratıldığını söyleyen Gerçekli, bu alanın örgütlendikçe daha da büyüyeceğini dile getirdi. Örgütlenmenin Kürtçe’ye dönük ırkçı saldırıları da boşa çıkaracağını belirten Gerçekli, “Kürt halkı, demokratik ve özgür ulus çerçevesinde diğer topluluklarla yaşamanın zeminini oluşturuyor. Bu anlamda büyük bir emek ve çalışma var. Bu tekçi ve dayatmacı saldırılar inkarcı sistemin acizliğini ve tahammülsüzlüğünü göstermenin ötesine geçmeyecektir” ifadelerini kullandı.
Sürecin sorumluluklarından birinin de Kürtlerin kimliğinin tanınarak Kürtçeye statü sağlanması olduğuna dikkat çeken Gerçekli, “Kürtçenin önündeki yasak ve engelleri kaldırmadıkça nasıl barış yapacaksınız? Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, geçen gün X hesabında yaptığı paylaşımda 1979 yılında 'Kon' diye Türkçe-Kürtçe dergi çıkardıklarından bahsetti. Ama bugün Kürtçeye dönük yasakçı bir zihniyetin devamını görüyoruz. Kürtçeye dönük yasak ve engeller kalkarsa Kürt kimliğine, kültürüne, sanatına, doğasına dönük saldırılar da sonlanacaktır” dedi.
ÇÖZÜM ANADİLİN SAHİPLENMESİ
Söz konusu saldırılara karşı verilecek en güzel cevabın Kürtçeyi yaşamın her alanında yaşatmak olduğunu belirten Gerçekli, şöyle devam etti: "Halkımızın her bir ferdinin evini bir eğitim yuvası haline getirmesi gerekiyor. Annelerden başlayarak küçük çocuklara kadar herkesin Kürtçe konuşması attırılmalıdır. Eğitim veren pek çok kurum mevcut. KURDİGEH de bunlardan biri. Bu kurumlarımızda 7'den 70'e herkes istediği seviyede Kürtçe eğitim alabilir. Bu yolla toplum içerisinde değişim yaratılabilir. Demokratik adımlardan birisi de Kürtlerin kendi dilleriyle okul okuması, eğitim görmesidir. Bu talebimizi her dönem dile getirmeye devam edeceğiz. Saldırıları sonlandıracak, barışı ve demokrasiyi sağlayacak olan da budur."
‘KÜRTÇE EĞİTİM DİLİ VE RESİMİ DİL OLMALI’
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde çalışma yürüten Cûdî Dil ve Kültür Derneği’nin (Cûdî Der) Eşbaşkanı Müslüm Ergin, “Sürecin amacına ulaşması için atılması gereken ilk adımlardan biri Kürtçeye statü tanımasıdır. Kürtçe herkesin hassas noktasıdır. Faşist saldırılar artarak sürüyor. Amedspor’a kesilen ceza Kürtçe konuşan milyonlarca yurttaşa kesildi. Amed’de bir okulda çocuklara okutulan ferman sürecin ruhuna uygun değildir. Kürtlerin diline ve kültürüne saygı duyulmadan onurlu bir barıştan bahsedemeyiz. Meclis bugün açıldı, Kürtçeye statü için mesai yapması lazım. Kürtçe eğitim dili ve resmi dil olmalı. Her yerde Kürtçe yasal güvence altına alınmalıdır” diye belirtti.
‘BARIŞ DİLDE BAŞLAR’
Cizîr (Cizre) ilçesinde çalışma yürüten Birca Belek Dil ve Kültür Derneği’nin Eşbaşkanı Edip Oruç, sürecin ruhuna uygun olmayan gelişmeler yaşandığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Kürtçe Kürtlerin kırmızı çizgisi. Bir süreç var ve bu süreçte Kürtçe üzerinden yasakların kalkması lazımdı. Şuan okullarda eğitim devam ediyor ama Kürtçe resmi dil değil. Gelinen aşamada biz ilerlemedik aksine geriye gittik. Kenan Evren döneminde ‘Türkçe dilinden başka dil konuşmak yasak’ yazıyordu, şimdi de aynı uygulamalar söz konusu. Çocuklar asimile edilmek isteniyor. Her aile buna karşı evde çocuklarıyla Kürtçe konuşmalı. Kimse bu onursuzluğu kabul etmemeli. Yasaklama ve saldırılara en güzel cevap her yerde Kürtçe konuşmaktır. Meclis de üzerine düşeni yaparak Kürtçeye statü tanımalı. Barış dilde başlar. Bu olmazsa süreç amacına ulaşamaz.”
‘YASAK VE BARIŞ YAN YANA OLMAZ’
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Şirnex Şube Eşbaşkanı Adnan Şenayram, anadilde eğitimin bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti.
Kürtçeye dönük yasakçı zihniyete değinen Şenayram, “Anadilde eğitim vazgeçilmezimiz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bu hak güvence altına alınmıştır. Kamusal alanda herkes kendi anadilinde hizmet almalı. Bu gerçekleşene kadar mücadelemiz devam edecek. Meclis’te kurulan komisyona KESK olarak önerilerimizi sunduk, bunlardan biride anadilde eğitim hakkıydı. Barış sürecinde bunun gerçekleşmesi süreci pekiştirir. Meclis açıldı bu noktada çalışmalar yapması gerekiyor. Yasak ve barış yan yana olmaz.”
‘YÜZYILLIK POLİTİKALARIN DEVAMI’
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şirnex Şube Eşbaşkanı Sabri Çatıkaş ise, Kürtçeye dönük asimilasyon ve yok sayma politikalarının yüzyıldır devam ettiğini vurgulayarak, ekledi: “Cumhuriyet ile birlikte saldırılar hiç durmadı. Barış süreçlerinde de bu saldırılar devam etti. Amedspor’a verilen ceza Kürtçeye kesilen yüzyıllık cezaların devamı. Saldırılar tüm hızıyla sürüyor. Devlet bunu durdurmak için somut bir adım atmadı. Meclis’te bir komisyon kuruldu ve bu komisyon bunların önüne geçmek için biran önce sürecin ikinci aşamasına geçerek yasal düzenlemeler için çalışmalar yapmalıdır. Yasal adımlar atılamadan kaygılar son bulmaz. Engeller kaldırılarak Kürtçeye statü tanınmalıdır. Bu olmadan gerçek bir barıştan söz etmek mümkün olmaz. ÖHD olarak bu hafta komisyonda önerilerimizi sunacağız.”