ANKARA - Kadın öncülüğünde yapılan çalışmalarda, “Öcalan’a özgürlük” talebi küreselleşirken, dünyanın dört bir yanında özgürlüğü için sayısız çalışmaya imza atıldı.
Dünya genelinde evrenselleşen "Abdullah Öcalan'a Özgürlük" talebi, yıllar içinde bir halk hareketinden uluslararası bir kadın dayanışmasına evrildi. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için düzenlenen kampanyaların neredeyse büyük bir bölümüne kadınlar öncülük ediyor. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü kendi özgürlüğü olarak gören kadınlar, bunun için dünyanın dört bir yanında mücadele ediyor.
Kadın kurtuluş ideolojisinin mimarı olan Abdullah Öcalan’a yönelik özgürlük talebi, kadınların kendi varlık mücadelesinin de bir parçası olarak görülüyor. Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük perspektifi, Ortadoğu’da ataerkinin en keskin yaşandığı coğrafyalarda kadınlar için yeni bir yol açtı. Bu nedenle Abdullah Öcalan’a İmralı’da uygulanan mutlak tecrit, kadın özgürlük ideolojisinin de kuşatılması olarak değerlendiriliyor. Bu nedenledir ki Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, kadınlar için salt bir bireyin özgürleşmesi anlamına değil, aynı zamanda toplumsal özgürleşmenin eşiklerinden biri olarak görülüyor.
Bugün dünyanın dört bir yanında yürütülen “Öcalan’a Özgürlük” kampanyalarının kadınlar tarafından sahiplenilmesinin temelinde de bu nedenler bulunuyor.
KADINLAR ÖNCÜLÜK EDİYOR
Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne yönelik kampanyalar, 1999'daki Uluslararası Komplo'dan bu yana çeşitli boyutlarla sürdü. Ancak 2020'li yıllarla birlikte bu çalışmalar yeni bir eşiği aştı. "Zamanı Geldi: Öcalan'a Özgürlük" sloganıyla düzenlenen kampanyalar, hem Avrupa'nın birçok kentinde hem de Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerde kadınların öncülüğünde yaygınlaştı.
Özellikle TJK-E (Tevgera Jinên Kurd ê Ewropayê) öncülüğündeki kadın hareketi; Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkelerde organize mitingler, paneller, akademik buluşmalar düzenledi. Arjantin'deki Plaza de Mayo Anneleri'yle kurulan dayanışma ilişkisi, Öcalan'ın düşüncelerinin kadınlar nezdindeki evrensel karşılığının somut göstergesi oldu.
İLK EYLEM DE KADINLARDAN
Abdullah Öcalan’a özgürlük kampanyalarının ilk adımları, 1999 yılında gerçekleşen uluslararası komplo sürecinden hemen sonra atıldı. O dönemden itibaren kadınlar, cezaevinde mutlak tecrit koşullarında tutulan Abdullah Öcalan’a yönelik hak ihlallerine karşı ses çıkarmaya başladı. Ancak kampanyalar sadece hukuki değil, aynı zamanda ideolojik, kültürel ve toplumsal içerikler taşıyordu. 2000’li yıllardan itibaren Kürt kadın hareketi, “Önderlik özgür olmadan kadın da özgür olamaz” şiarıyla kitlesel eylemler, uzun yürüyüşler ve diplomatik girişimler gerçekleştirmeye başladı.
ÖZGÜRLÜK TALEBİ EVRENSELLEŞTİ
2005 yılında Avrupa’da yaşayan Kürt kadınlarının öncülüğünde kurulan uluslararası kadın örgütleri, “Öcalan’a özgürlük, Kürt halkına statü” talebiyle ilk defa eş zamanlı uluslararası eylemler örgütlemeye başladı. Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç gibi ülkelerde Kürt kadın hareketi öncülüğünde yürütülen bu çalışmalar, hem diasporadaki kadın örgütlenmesini büyüttü hem de batı kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik stratejik adımların atılmasını sağladı.
Kampanyaların dili, biçimi ve eylem repertuarı kadınlara özgü yaratıcı, estetik ve dayanışmacı özellikler taşıdı. Renkli yürüyüşler, performatif eylemler, kitlesel bildiri okumaları ve kadın şenlikleri, Abdullah Öcalan’a özgürlük talebini evrensel bir kadın diline dönüştürdü.
AVRUPA’DAN LATİN AMERİKA’YA
Zamanla bu kampanyalar sadece Avrupa’daki Kürt kadınlarıyla sınırlı kalmadı. Latin Amerika’da Arjantinli Plaza de Mayo Anneleri, Kolombiyalı kadın barış savunucuları ve Şili’den Mapuche kadınları, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlükçü paradigmasına sahip çıkarak, dayanışma mesajları gönderdi.
2010’lu yıllardan itibaren Hindistan, Filipinler, Lübnan ve Kuzey Afrika’daki feminist yapılarla kurulan ilişkiler, bu kampanyaların dünya kadın hareketiyle bağını kuvvetlendirdi. Kadınlar, Abdullah Öcalan’ın kadın kurtuluş ideolojisinin, erkek egemen devlet sistemine karşı güçlü bir alternatif sunduğunu keşfettikçe, onun özgürlüğünü kendi mücadelelerinin önkoşulu olarak görmeye başladı.
10 MİLYON İMZA
2012 yılında başlatılan “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” kampanyası, tarihe geçen en büyük halk kampanyalarından biri oldu. 15 ay gibi kısa bir sürede dünya genelinde 10 milyonu aşkın kişi, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden dilekçeye imza attı. Kampanyanın koordinasyonunda yer alan kadın örgütleri, sendikalar, barış inisiyatifleri ve akademisyenler bu süreci yalnızca imza toplama faaliyeti olarak değil, aynı zamanda Kürt halkının demokratik çözüm talebinin dünyaya anlatılması için bir fırsat olduğunu anlattı.
HALKLAR GÜÇLÜ DESTEK VERDİ
Kampanya özellikle Avrupa’da, Latin Amerika’da ve Güney Afrika’da güçlü karşılık buldu. Nelson Mandela’nın avukatları dahil olmak üzere Güney Afrika’daki özgürlük hareketinden birçok isim, Abdullah Öcalan’ın tutsaklığının apartheid dönemini hatırlattığını dile getirdi. Kadın örgütlerinin öncülüğünde gelişen diplomatik ağ, kampanyayı bir halk diplomasisine dönüştürdü.
‘KADIN DEVRİMİ TECRİDE SIĞMAZ’
2022'de başlatılan “Zamanı Geldi - Freedom for Öcalan” kampanyası, bu sürecin küresel zirvesi oldu. 100 ülkeden yüzlerce kadın örgütü bu kampanyaya imza verdi. Aynı yıl, Paris, Berlin, Londra, Buenos Aires, Cape Town, Tahran ve Qamişlo’da eş zamanlı yürüyüşler düzenlendi. Bu yürüyüşlerde taşınan dövizler, kadınların Abdullah Öcalan’ın fikirleriyle kendi yaşamlarını nasıl dönüştürdüklerini haykırdı; “Öcalan özgür olursa biz de özgür oluruz”, “Barışın adı: Abdullah Öcalan”, “Kadın devrimi tecride sığmaz!” gibi sloganlar eylemlerin ortak diline dönüştü.
ULUSLARARASI ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI
Fransa, Almanya, İngiltere, Kanada, Şili, Hindistan ve Lübnan gibi ülkelerde düzenlenen kadın konferanslarında Abdullah Öcalan’ın düşüncelerine dair paneller düzenlendi. Feminist akademisyenler, Abdullah Öcalan'ın kadın özgürlüğüne dair görüşlerini, sosyalist düşünceyle harmanlanarak evrensel bir perspektif sunduğunu belirtti. 2023’te Berlin’de yapılan uluslararası kadın konferansında yayımlanan sonuç bildirgesinde, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sona erdirilmesi özgürlüğü çağrısı yapıldı.
DİPLOMATİK GİRİŞİMLER
Kadın örgütlerinin liderlik ettiği “Öcalan’a Özgürlük” kampanyası, sadece sokaklarda değil; diplomatik alanlarda da güçlü bir varlık gösterdi. Avrupa Parlamentosu’na sunulan raporlar, Birleşmiş Milletler’e gönderilen mektuplar, CPT’ye yönelik eylemler ve hukukçuların yürüttüğü girişimler bu çabanın resmi boyutunu oluşturdu.
Kadın hukukçular, feminist barolar ve kadın milletvekilleri aracılığıyla Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin uluslararası hukuka aykırı olduğu tezi defalarca gündeme taşıdı. Avrupa’daki birçok kentte “İmralı sistemi insanlık suçudur” sloganıyla yapılan gösteriler, bu diplomatik zemini kitlesel eylemlerle besledi.
"Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile birlikte Abdullah Öcalan’a yönelik özgürlük talebi, yalnızca Kürt halkının değil, dünya kadınlarının da ortak talebi haline geldi.
Kadın öncülüğünde örülen “Öcalan’a Özgürlük” mücadelesi, kapitalist modernitenin erkek egemen karakterine karşı bir isyan olarak şekilleniyor. Bugün Rojava’dan Berlin’e, Qendîl’den Buenos Aires’e kadar dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü haykırıyor.
MA / Fırat Can Arslan