ÎDİR - Yüzyıllık geçmişe sahip olan koçerlik geleneği, Îdir'de bêrîvanlarla devam ediyor. Korxan Yaylası’nı mesken tutan bêrivanlar, yaşam biçimleriyle koçerlik geleneği canlı tutuyor.
Îdir'in Korxan Yaylası her yaz yeniden bêrîvanların emeğiyle can buluyor. Göçerlik geleneğinin taşıyıcıları olan bêrîvanlar, sadece sürülerini otlatmakla kalmıyor aynı zamanda kırsalda üretimin, dayanışmanın ve kültürel hafızanın sürekliliğini sağlıyor. Yüzyıllardır süren bu yaşam biçimi, iklim değişikliği, ekonomik zorluklar ve göç baskısıyla karşı karşıya olsa da bêrîvanlar, mirası ayakta tutmaya devam ediyor.
Yıllardır süre gelen bêrîvanlık kültürünü yaşatanlardan biri olan Fehime Kol, Nisan ayı itibariyle yaylaya geldiklerini, yaz bitimiyle de köye döndüklerini söyledi. Yaklaşık 3-4 ay yaylada kaldıklarını ifade eden Fehime Kol, yaylada komünal bir yaşam biçimi olduğunu belirtti. Yaylada bir günlerinin nasıl geçtiğini anlatan Fehime Kol, "Sabahın erken saatlerinde kalkıp sobamızı yakıyoruz, evimizi topluyoruz. Daha sonra çocuklarımız hayvanları otlatmaya götürüyor, hayvanlara çocuklarımız bakıyor. Burada büyükbaş ve küçükbaş besleyen de var, ama bizim koyunlarımız var. Hayvanların dönüş vaktine kadar sütümüzü sağıp makinaya veriyoruz. İşlerimiz bittikten sonra da evimize dönüyoruz. Daha sonra çerçi geliyor buraya. Sütü, peyniri çerçiye satıyoruz. Kalan sütü de kendimize ayırıp kışın tüketiyoruz ve akrabalarımıza veriyoruz" ifadelerini kullandı.
'BURADA BİRLİK İÇİNDEYİZ'
Şehir yaşamına göre yayla yaşamının daha güzel olduğunu söyleyen Fehime Kol, "Buralar bizim yaylalarımız yazın çok güzel. Biz burada birlik içindeyiz, çocuklarımız yan yana, akrabalarımız, komşularımız var. Burada yapacak çok işimiz olsa da kadınlar olarak burada birçok kez bir araya gelip çay içiyoruz, sohbet ediyoruz" diye belirtti.
Yaylada ailesine destek olan Mahir Temel ise, koçerliğin Mart ayı itibariyle başladığını ve belli bir süreden sonra köye döndüklerini söyledi. Temel, "Serhat bölgesi zaten doğal bir bölge. Yaylanın temel sebeplerinden biri, hayvanların köyde sıcaktan kaynaklı idare edememesi ve serin bir bölgeye gelmesidir. Saat 04.00 gibi uyanıyoruz ve hayvanları otlatmaya çıkarıyoruz. Ararat'ın etekleri ormanlık alan zaten orada otlatıyoruz. Kadınlar ise hayvanları sağıyorlar. Yaptığımız peynirleri ve diğer ürünleri çerçiye veriyoruz. Çoğunlukla çerçiler geliyor buraya zaten, onlara satıyoruz, ama maalesef ucuz bir fiyata veriyoruz. Yaşamımızın zorlukları bunlar, her zaman ayakta kalmak zorundayız. Yine, yabani hayvanlardan kaynaklı da zorlanıyoruz, ama her şeye rağmen buralar çok güzel" diye konuştu.