DEM Parti Grup Başkanvekili: Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez

ANKARA - Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşemeyeceğini belirten DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç KoçyiğitGülistan Kılıç Koçyiğit,“Bu ülkede fiili olarak anayasa askıdadır. Kürt sorununu hukuki ve siyasi zeminin açılması gerekiyor, bir an önce yasal çerçevesinin ve güvencesinin Meclis tarafından oluşturulması gerekiyor” dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te güncel gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında konuştu. 

Meclis’te görüşülen ve emekli bayram ikramiyesinin yükseltilmesine yönelik düzenlemeyi de içeren kanun teklifine değinen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu yasanın en can alıcı maddelerinden biri emekli ikramiyelerinin 3 bin TL’den 4 bin TL’ye çıkarılması oldu. Yani koca AKP iktidarı 22 yıllık iktidarının sonunda günlerce yaptığı toplantıların ardından kocaman bir rakamı tamı tamamına bin TL’yi emeklilere reva gördü. Bunun için de sabahlara kadar Meclis’i çalıştırarak bu büyük miktarı emeklilere ulaştırmanın yolu ve yöntemini aradı. Gerçek anlamda telaffuz ederken utanıyoruz. Söz kurarken utanıyoruz, emekli o parayı çekerken utanıyor, yoksul pazara giderken utanıyor ama ne yazık ki iktidar yarattığı bütün bu yoksulluğun bu yıkımın karşısında utanmak bir yana pişkin pişkin yoksulun emeklinin yüzüne bakarak bin TL’yi büyük bir rakammış gibi topluma anlatmaya devam ediyor” dedi.  

 
ENFLASYON YÜZDE 7,3 ARTTI 
 
Milyonlarca insanın açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildiğine vurgu yapan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Günümüzde milyonlarca insan asgari ücretin neredeyse yarısıyla yaşamak durumunda kalıyor. 4 milyon emekli yaşamlarını cüzi miktarlarla idame etmeye çalışıyorlar. Dünya kadar uluslararası rapor ve endeks var. Hepsinde Türkiye ne yazık ki en sonda yer alıyor. Hepsinde Türkiye’deki emekliler ve dar grup olarak toplanmış durumdalar. Ekonomi toplum ve yoksullar açısından alarm veriyor. Buna rağmen iktidar ve onun sermayesi elini ovuşturarak yoksulun emeklinin asgari ücretlinin sırtına binmeye devam ediyor. Sadece 2 ay içindeki enflasyon oranı yüzde 7,3 oranında arttı. Yani 14 bin 469 TL olan emekli maaşını yüzde 56’sı aslında 2 aylık enflasyon oranıyla zaten eridi gitti. Bir de şöyle düşünelim. Aslında zaten verilen emekli maaşı hedef enflasyon üzerinden verilmişti. Bu da çok düşük tutulmuştu” ifadelerini kullandı. 
 
YOKSULLUK SINIRI 78 BİN 230 TL 
 
Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Hali hazırda işçiler hedef enflasyon üzerinden büyük kayıplarla çalışıyor, asgari ücretliler yine aynı şekilde çalışıyor, emekliler ise yaşamaya çalışıyorlar. Onun için söyleyelim; bugün milyonlarca insan, maaşları 5 katı arttırılsa ancak ve ancak yoksulluk sınırına yaklaşabiliyor. Neden? Çünkü bu ülkede yoksulluk sınırı 78 bin 230 TL’ye, açlık sınırı 25 bin 720 TL’ye yaklaştı. Emekli ne alıyor? Sadece 14 bin 469 TL. Peki bunlarla yaşamak mümkün mü? Bin TL ile bu ülkede iki kişi yemek yiyemiyor. Bin TL ile pazara giden dar gelirli pazar filesinin altına 3 parça bir şey koyamıyor. Bin TL ile bir bayram alışverişi, bir tatlı alışverişi, bir şeker alışverişi yapılamıyor. Bin TL’yi yoksul insanlar artık hiçbir dertlerine derman olmayacak bir miktar olduğunu çok iyi biliyorlar ama hali hazırda bunu pazarlamaya iktidar anlatıp abartmaya devam ediyor.  
 
2 TRİLYON BORSA KAYBI VAR
 
Sadece ekonomi meselesi değil ülkenin içinde bulunduğu bütün anti demokratik uygulamaların İstanbul Belediyesi’ne yapılan operasyonun ekonomik maliyetlerine bakalım. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda aslında nasıl bir dar girdap içerisinde olduğumuzu göreceğiz. Bakın 3 gün içinde sadece Merkez Bankası’nın 25 milyar dolar rezervi erimiş durumda. Bu 25 milyar doları nasıl o merkez bankasına koydular. Kemer sıkma politikalarıyla işçiye yoksula emekliye vermek yerine bu rezevrleri oradan doldurmaya çalıştılar. Anti demokratik hukuksuz  bir darbenin sonucunda bu ülkenin Merkez Bankası’nın rezervleri 3 günde dövizi bir yerde tutmak için 25 milyar dolar eridi. Neden piyasaya sürekli döviz sattılar. Borsayı kesmek zorunda kaldılar. Çünkü 2 trilyon TL’lik bir borsa kaybı oldu. Uluslararası bazı yatırım kuruluşları Türkiye’deki bütün haklarından feragat ederek, Türkiye piyasasından çekildiler. Bu da yetmedi, bu riskler artınca borsa çökünce dolar rezervleri eriyince Sermaye Piyasası Kurulu önlem için toplantı aldı. Bankalarla toplantı aldılar bu krizi nasıl engelleriz diye. Krizi engellemenin yolu açıktır. Anti demokratik olmayın, hukuksuzluk yapmayın, darbe yapmayın, seçilmiş iradeye el koymayın, belediye başkanlarını tutuklamayın darbe üzerine darbe yapmayın. Cumhuriyet Başsavcılarını Operasyon odağı olarak bindirilmiş kıtalar gibi kullanmayın, döviz rezerviniz de artar ekonomik kırılganlığınız da gider refah da artar.   
 
DEMOKRASİ OLMADAN EKONOMİ OLUR MU?
 
Bu ülkede demokrasi olmadan ekonomi olur mu? Bir ülkede barış olmadan ekonomi olur mu? Bir ülkenin en temel gerekçesi iç huzur ve barış değil midir? Demokratik normların yükseltilmesi değil midir? Adaletin tesis edilmesi değil midir? Bütün bunları ekonomi yönetimi bilmiyor mu? Hükümet bilmiyor mu? Mehmet Şimşek bilmiyor mu? Şimdi uluslararası finans kuruluşlarıyla online toplantı yapıyor sayın Şimşek. Toparlamaya çalışıyor. Bu İstanbul’un hali nedir diye soranlara ‘yanıt yok’ diyor. Nasıl ‘yanıt yok’ darbeci bir iktidarın ekonomi bakanısınız. Yanıt açık, halka hukuka sandığa darbe yapıyorsunuz. Seçilmiş iradeyi gasp ediyor, sandığı tanımıyorsunuz. Seçimsiz bir yönetim ve rejim ilan etmeye, sistemi buraya itmeye çalışıyorsunuz. AKP şunu söylüyor ‘Ben sandıktan çıkarsam sandık meşrudur sandık haktır o zaman halkın iradesi tecelli etmiştir’ ama sandıktan muhalefet ve başka bir parti çıkarsa ‘O sandık gayri meşrudur’ diyor. ‘Ben ona öyle ya da böyle el koyarım’ diyor. ‘Gerekirse iftira atarım yolsuzluk derim gerekirse bizim belediyelerimizde olduğu gibi terör ile iltisak gibi uydurma bir şey yaparım kayyım atarım. Kent Uzlaşısı gibi toplumun ihtiyaçlarına cevap veren demokrasi kültürünü geliştiren uzlaşıyı demokrasinin en ilkesini kriminalize ederim, HDK’yi oradan KCK’ye bağlarım kopyala yapıştır dosyalar yaparım’ diyor. ‘CHP’ye DEM Partiye de kayyım atarım’ diyor. 
 
Bütün bunlara ekonomi bakanının bir sözü yoksa biz ekonomi bakanına söyleyelim orada boşuna oturuyorsun. Geldiğinden beri ne enflasyon düştü ne ekonomik göstergeler düzeldi halk açlık ve yoksullukla sınanıyor, milyonlar açlık ve yoksullukla mücadele etmeye çalışıyor. Uluslararası ekonomi kuruluşlarının peşinde gezerek bu ülkenin ekonomisinin düzelmeyeceğini görmek için kahin olmaya da ekonomist olmaya da yüksek tahsile de gerek yok. Gidin sokaktaki Mehmet amcaya sorun ekonominin nasıl düzeleceğinin reçetesini sunsun. Ama bütün bunları yapmıyorlar. Bütün bunlar umurlarında değil.”
 
POLİS ŞİDDETİNE TEPKİ 
 
Bakın İstanbul darbesinden sonra sokağa çıkan gençlere milyonlara karşı uygulanan polis şiddetinden görüyoruz. Ne zamandan beri toplumun hukuka sahip çıkması, adalet talep etmesi, demokrasiye sahip çıkması, seçilmiş iradesinin arkasında durması vandallık oldu. Hangi demokraside devlette vandallık olarak yaftalanabilir ki? Nasıl bir vandallık olabilir? Bir vandallık varsa söyleyelim polisin orantısız bir şekilde halka yönelik şiddetidir vandallık. Vandallıksa vandalık budur. Sokakta yürüyen kadını durdurup coplamaktır. Kadın ne yapıyor? Sırtına basıp gözaltına alan polisin pozisyonu nedir? Yakın mesafede insanların gözünün içine gaz sıkmak, su sıkmak, insanları yaralamak, kolunu ve bacağını kırmak nedir? Orantılı mıdır bütün bunlar. Yaşananlar hukuk devleti ve demokrasi ile bağdaşan şeyler midir? Sokağa çıkmak protesto etmek evrensel bir haktır. Bugün milyonlar bu evrensel hakkını ve anayasadan kaynaklı hakkını kullanıyor. Demokrasi olsun diye kullanıyor, bu ülke daha fazla karanlığa sürüklenmesin diye toplum iradesini ortaya koyuyor. Sandığa attığı oyun gereğini yapıyor. ‘Oy attım sahip çıkıyorum’ diyor. İktidar bu tabloyu okumak ve sokaktaki milyonların sesine kulak vermek yerine anti demokratik uygulamalardan geri adım atmıyor. Bunları yapmamak yerine bugün sokağı bilerek isteyerek terörize ediyor. Sokağa çıkan insanları hedef haline getiriyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Sadece haber takibi yapan hakikati ve gerçeği halka ulaştırmaya çalışan 16 gazeteci tutuklandı. Gazetecilik suç olabilir mi? Mesleki faaliyetini yapmak nedeniyle insanlar nasıl gözaltına alınıp tutuklanırlar bu hangi demokrasi kriteridir bu nasıl bir ülkedir. Artık isyan ediyoruz bunlara. Bunları anlatmak zorundayız ama artık söz gerçekten bitti. 
 
TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA
 
Bu darbe sürecinin Türkiye’ye etkilerini daha konuşacağız. Türkiye iki açıdan yol ayrımındadır. Birincisi; 27 Şubat’ta yapılan çağrı nedeniyle yol ayrımındadır. 27 Şubattaki Sayın Öcalan’ın tarihi çağrısı Türkiye’ye şu soruyu soruyor. Sen Kürt sorununun demokratik çözümünden yana mısın, demokrasiden birlikte yaşamdan yana mısın? Yoksa mevcut düzenin devamından mı yanasın. Çözümsüzlükte ısrar ederek iktidarda kalmaya mı çalışacaksın sorusunu bugün AKP iktidarına soruyor. Diğeri İstanbul’daki darbenin kendisi Türkiye’yi bir yol ayrımına getirmiştir. 16 milyonluk bir mega kentin, bir metropolün dünya başkentlerinden birinin büyükşehir belediye başkanını tutuklamak, onun ilçe belediye başkanlarını tutuklamak, cezaevine koymak yetmemiş, kayyım atamanın kendisi bir yol ayrımıdır. Türkiye ve iktidar kararını vermek zorundadır. Ya anti demokratik uygulamalarla yol almaya devam edecekler ya da gerçekten rotalarını demokrasiye dönecekler ve bu ülkeyi hep beraber düze çıkaracağız. Ama gördüğümüz anladığımız okuduğumuz şey iktidar hukuksuzlukla ayakta kalmaya çalışıyor. Zorla ayakta kalmaya çalışıyor. Kendisine rakip olabilecek insanları anti demokratik yargıyı araçsallaştırarak, bertaraf etmeye çalışıyor. Her bir siyasetçi özneyi cezaevine koyup sesini kısarak kendisi için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor. Bunları kabul etmiyoruz ve bunlara karşı mücadele ettik bundan sonrada mücadele edeceğiz.
 
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞEMEZ
 
Bu anlamıyla çatısı altında bulunduğumuz Meclis’in özel rolüne, özel önemine de dikkat çekmek istiyorum. Bugün toplumda büyük bir feryat varken, büyük bir itiraz hareketi yükselmişken, Newroz alanlarında milyonlar 27 Şubat’taki asrın çağrsının etrafında kenetlenmişken, barış ve çözüm talebini birinci elden milyonlar sahiplenmiş ve bu çağrının arkasında durmuşken yine Saraçhane’den Amed Newrozu’na, İstanbul Newrozu’ndan bugün İzmir’de, Ankara’da sokağa çıkan her bir yurttaşa kadar bu ülkenin demokratik geleceği için söz söyleyen, alana çıkan insanların sesine Meclis gerçekten kulak kabartacak mı, yoksa bugün olduğu gibi anti demokratik yasaları toplum karşıtı yasaları çıkarmaya devam mı edecek? O anlamıyla bunu açık ve net söyleyelim; demokrasi meselesini bir bütün olarak görüyoruz. Sadece Kürde demokrasi gibi bir algımız yoktur. Çok açık ve net söylüyorum. Türkiye demokratikleşmeden Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez. Bunlar iç içe ve birbirine bağlıdır. Bu ülke demokratik olmadığı için özgürlükçü olmadığı için Kürt sorunu diye bir sorunumuz var. Bugün adım atılacaksa bütün ülkenin demokratikleşmesi için adım atılmak zorundadır. Bu Kürdü de Türkü de kapsayacaktır, bu ülkede yaşayan 86 milyon insanı da kapsayacak bir demokrasi hamlesi olmalı, olmak zorundadır.
 
MECLİS SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ
 
Şimdi buradan Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a da seslenmek istiyoruz. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının ardından Meclis başkanımız ‘TBMM Türkiye’nin bütün sorunlarının çözüm yeridir. Dolayısıyla mesele TBMM’deki siyasi partilerin ortak tavrı ile çözümlenecektir. Gerektiği zaman biz de devreye girerek bu konuyla ilgili meselenin şeffaf, açık, samimi bir şekilde yürütülmesini sağlayacağız’ demişti. Sonuçta Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek diye de sözlerini söylemişti. Peki soruyoruz? Ne zaman bu sorumluluğu yerine getirecek? Ne zaman Meclis toplumsal barış için gerçekten söz söyleyecek, demokrasi taleplerini duyacak ve demokrasi taleplerinin gereği hızlı bir şekilde adım atacak? Bu tarihsel sorumluluktan ne zamana kadar kaçacaklar? Kafalarını kuma göme göme ne kadar yol alabilirler, bu ülkeye ne kadar yol aldırtabilirler sorusunu sormamız gerekiyor. 
 
Ülkenin, halkın gerçek gündemi demokratik alanın genişletilmesi, ekonomik refahın yükseltilmesi, barışın toplumsallaşması ve bütün bunlar için emek sarf eden bir Meclis pratiğini bütün Türkiye halkları görmek istiyor. 1 Ekim’den beri içinde bulunduğumuz süreçte sürekli iktidarın parmak salladığını görüyoruz. Herkese parmak sallayan, sürekli aba altından sopa gösteren ve kayyım pratikleriyle, tutuklama pratikleriyle de demokrasi alanını daraltan anti demokratik uygulamaları son hız devam ettiren bir iktidar pratiğiyle karşı karşıyayız. Meclis’te ne konuşuyoruz sürekli? İktidarın zorbalıklarını ve anti demokratik uygulamalarını konuşuyoruz.  Tecrit kaldırılsın, umut hakkı tanınsın, hasta tutsaklar öncelikli olmak üzere infazda eşitlik sağlansın terörle mücadele kanunu TMK ve TCK hızla ayrımcı yasal maddeler ayıklansın, gerçekten AİHM ve AYM kararları doğrultusunda bu ülkedeki yasal mevzuat hızlı bir şekilde taransın dediğimizde karşımıza tek bir madde ile çıkıyorlar.  Tek bir sözle çıkıyorlar. ‘Silahlar bırakılsın.’ İyi tamam bırakılsın. Silah bırakılmasın diyen var mı? Sayın Öcalan büyük bir sorumlulukla  40 yılı aşkın bir süredir içinde bulunduğumuz bu şiddet zeminini sonlandıracak, çağrıyı 27 Şubat’ta yapmadı mı? Kendi örgütüne 27 Şubat’ta silah bırakma çağrısı yapmadı mı? Yaptı. Örgüt buna olumlu karşılık verdi mi? Evet. Hatta bir adım attılar ateşkes ilan ettiler. Bugün Meclis gerçekten örgütün silah bırakması için gerekli yasal mevzuatı, sürecin selameti için gerekli olan çerçeve yasayı konuşuyor mu? Hayır. Bu insanlar nereye silah bırakacak, örgüt nereye ve nasıl bırakacak? Bunun yasal güvenceleri nedir diye bir tartışma yürütüyor mu? Hayır. 
 
SALDIRILAR SÜRECİ ZEHİRLİYOR
 
Tek bir şey var ‘silah bıraksın’. Nereye bıraksın nasıl bıraksın hangi yöntemle bıraksın. Bu soruların yanıtlarını alamıyoruz. Sayın Öcalan’ın bu sürecin selameti açısından bu sürecin ilerletilmesi açısından koşullarının düzeltilmesine ilişkin bir adım var mı? Onun da olmadığını görüyoruz. Hali hazırda özgür çalışma koşullarını süreci yürütmek için örgütüyle ilişki kurup kongre yaptırabilecek koşullara yönelik bir yaklaşım var mı? Hayır. Sayın Numan Kurtulmuş’a atıfla yeniden söyleyelim. Demişti ki ‘Hiç kimsenin süreci zehirlememesi gerektiği kanaatindeyiz. Süreci bir siyasi pazar haline getirmeden tamamlayacağız.’ Bu çok önemli peki o halde soralım. Bu kadar önemli bu kadar tarihi bir açıklama varken, bu süreci İstanbul pratiği ile kayyım ve tutuklama pratiğiyle, sokaktaki insanlara gazla copla saldırma pratikleriyle kim zehirliyor? Bugün süreç karşıtı bir iklimin oluşması sürecin zehirlenmesi açısından kim çalışıyor kim söz söylüyor kim harekete geçmiş durumda. Bu soruları Sayın Kurtulmuş’a ve bütün iktidar yetkililerine sormak istiyoruz. Bu ülkede fiili olarak anayasa askıdadır. Fiili olarak anayasa askıda olduğu için bugün Kürt sorunu hukuki ve siyasi zeminde konuşamıyoruz. O nedenle bir an önce hukuki ve siyasi zeminin açılması gerekiyor bir an önce yasal çerçevesinin ve güvencesinin Meclis tarafından oluşturulması gerekiyor. Bir an önce Meclis’in Kürt sorunun demokratik çözümü için inisiyatif alması, meclis başkanının burada rolünü oynaması gerekiyor. Bütün bunlar için de Meclis’in yeniden kurucu bir anlayışla 21’inci yüzyılın kurucu Meclis rolüyle harekete geçmesi gerekiyor. 
 
İSTANBUL ADLİYESİ’NDEN TÜRKİYE DEMOKRASİSİNE 
 
Bütün bu meselelerin içerisinde İstanbul Barosu’nun görevden alınması, İmamoğlu’nun tutuklanması Eğitim Sen’li akademisyenlerin kararı nedeniyle Eğitim Sen’e soruşturma açılması meselesinde sarayın savcısının önemli bir rolü var. Bir zamanların Zekeriya Öz’ün taklidini yapmaktadır. Onun rolünü üstlenmiştir. Bütün bunların Türkiye’de barış sürecini zehirlediğini barış sürecine zarar verdiğini, barışa sabotaj olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bugün İstanbul Adliyesi’nden Türkiye’nin geleceği belirlenmeye çalışılıyor. İstanbul Adliyesi’nde Türkiye demokrasisine pusu kuruluyor. İstanbul Adliyesi’nden bütün ülkeye yayılacak anti demokratik bir rejim kalıcılaştırılmak isteniyor. Bu ülkenin geleceğini belirleyenin Meclis olması gerekirken ne yazık ki Saraydan talimatla bir başsavcı her şeyi belirlemeye ve yönetmeye çalışıyor. Ülkenin demokrasisine barışına dinamit koyuyor. Bunu tarihe not düşelim. 19 Mart tarihinden başlayan bu sürecin gelişmesi ve derinleşmesi Türkiye’ye ve demokrasisine kaybettirir. Bu sürecin karşısında demokrasiden eşitlikten ve özgürlükten yana tutumumuzu sürdürüyoruz. Sokağa çıkan milyonların haykırdığı demokrasi talebinin yanındayız. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerekiyor. Türkiye’nin dört bir yanında üniversiteler demokrasi için alanlara çıkmışsa umudumuz büyüktür. Demokratik bir Türkiye’yi ve cumhuriyeti elbette inşa edeceğiz. Bütün bu süreci zehirleyen anti demokratik uygulamalara rağmen biz barış ve çözüm ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.’
 

Diğer başlıklar

00:11 Müvekkiliyle görüşmek isteyen avukata şiddet
01/04/2025
23:07 Sudani, Pezeşkiyan’la telefonla görüştü
22:56 CPT: Türkiye Belave köyü çevresini bombaladı
22:48 Genel Meclis, Şam anlaşmasını kamuoyuna duyurdu
22:17 Bayındır’dan 30 yıl sonra tahliye olan Rüzgar’a ziyaret
21:41 Hunergeha Welat’tan yeni klip:Ji Firatê
21:03 ‘Boykot’ çağrısına soruşturma
20:30 Özel’den tüketim boykotuna destek
20:25 İmamoğlu'ndan ailesinin hedef alınmasına tepki
19:59 Trump'tan '2 Nisan' alarmı
19:44 Nûrî Şêxo: Anlaşma tüm yurttaşların haklarını koruyacak
19:27 Amara yürüyüşçüleri Sewreg’de sloganlarla karşılandı
18:51 Êzidîler Abdullah Öcalan’ın Rönesans perspektifini pratikleştirecek
18:39 Halep ile Şam arasında anlaşma
18:23 Sudani’den cumhurbaşkanına dava
18:05 MKG’den IFJ’ye ziyaret
17:56 İTO enflasyon verilerini açıkladı
17:46 Fidanlar Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için dikildi
17:29 4 Nisan için kapı kapı çağrı
17:22 Soykırımlara Karşı Mücadele Platformunu kuruldu
17:05 İstanbul’da iki kadın katledildi
16:41 Bakan Tunç’a göre ‘işkence ve kötü muamele’ yok
15:51 HRW kadın tutsakların durumuna dikkat çekti
14:27 DEM Parti Mêrdîn'de halkla bayramlaştı
13:03 Amara'da 4 Nisan çağrısı: Daha çok kenetlenmeliyiz
12:53 DEM Parti MYK’si ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ gündemiyle toplanıyor
11:52 İran Kürt bir yurttaşı katletti
11:45 Amed’den Amara’ya ‘özgürlük’ yürüyüşü başladı
11:32 Demokratik İslam dergisinin 3'üncü sayısı çıktı
11:10 Üniversitelilerden ekonomik boykot çağrısı
11:06 DEM Parti’den Akitu Bayramı mesajı
10:54 Bahçeli'den CHP ve medyaya '15 Temmuz' göndermesi
10:36 İsrail'den Beyrut'a hava saldırısı
10:20 Gazze’de 10 günde 322 çocuk katledildi
09:58 İzmir'de iki kadına saldırı
09:19 Saliha Aydeniz: Kürtlerin birliği Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için önemli
09:09 Ekonomik kriz alım gücünü düşürdü: Artık kimse geçinemiyor
09:07 Yerel seçimin üzerinden bir yıl geçti: Wan’daki demokrasi sorunu bugün İstanbul’da yaşanıyor
09:03 Amed 'adım' bekliyor: Tecrit hala devam ediyor
09:00 01 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
31/03/2025
21:37 Anne Baba Dayanışma Ağı: Çocuklarımızı serbest bırakın
20:45 Amara yürüyüşü yarın başlıyor
20:11 İmamoğlu'ndan boykot çağrısı
19:06 Abdullah Öcalan'dan mesaj: Çağrının sahiplenilmesini selamlıyorum
18:36 Bayramda 3 iş cinayeti
17:47 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır Êlih’te halka bayramlaştı
17:15 İmralı'da bayram görüşü gerçekleşti
17:00 Gazze saldırılarında 50 bin 375 kişi katledildi
16:25 Myanmar depreminde ölü sayısı 2 bin 56'ya yükseldi
16:13 Şêx Seîd Meydanı’nda halkla bayramlaşma
15:50 32 yıl sonra tahliye edilen Güler Bilen'e kitlesel ziyaret
15:43 İzmir'de silahlı saldırıda 3 kişi yaşamını yitirdi
14:49 DEM Parti ve AKP bayramlaştı: Çağrı toplumda karşılık buldu
14:17 Anjiyo olan Mahir Polat yeniden cezaevine götürüldü
14:08 DEM Parti’de bayramlaşma: Demokrasi mücadelesi önemli bir eşikte
12:54 Amed’de kadın katliamı
12:00 MHP ile DEM Parti bayramlaştı: Yeni bir Türkiye inşa edebiliriz
11:31 Hamaney’den ABD’ye: Güçlü karşılık veririz
10:31 AP Türkiye Raportörü’nden İmamoğlu açıklaması
10:01 Bahçeli’den yeni açıklama
09:11 2025 Newrozu: Mesaj netti; demokratikleşme
09:10 Ev baskınları ve gözaltılar telefon talimatıyla yapılmış
09:09 En az 42 gazeteci bayramı cezaevinde karşıladı
09:09 Sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitiren Önver’in ailesi icraya verildi
09:05 Tarihi çağrının üzerinden bir ay geçti: Meclis’te komisyon kurulmalı
09:03 Besiciler zararda
09:02 Engelliler için medikal ürün maliyeti artıyor
09:00 İnsan hakları savunucuları: Devlet adım atmalı
09:00 31 MART 2025 GÜNDEMİ
30/03/2025
23:19 İsrail ve Türkiye'den karşılıklı sert açıklamalar
22:37 İran'dan ABD'ye 'doğrudan müzakere' yanıtı
20:58 Kızıldere'de katledilen devrimciler anıldı
20:48 İzmir Barosu: Tutuklu gençlerde darp izine rastlandı
20:29 MSD: Yeni kabine siyasi ve toplumsal çeşitliliği yansıtmıyor
19:55 Trump'tan Rusya ve İran'a 'ek tarife' tehdidi
18:57 Gazze'ye saldırılar bayramda da devam etti
18:48 Myanmar'daki depremlerde can kaybı artıyor
18:04 6 kent için sağanak yağış uyarısı
17:20 Aydın'da kadın katliamı
17:13 Özerk Yönetim'den 'yeni kabine' tepkisi
16:53 Bayramın ilk gününde 766 kaza
16:12 Husiler’den İsrail havalimanına saldırı
16:02 Kürt kadınları destekleyen akademisyen 'kara' listeye alındı
15:49 Kızıldere Katliamı 53’üncü yılında: Mahir olma zamanıdır
15:48 Esir alınan YBŞ’lilerin ailelerinden 14 ülkeye mektup
14:51 Mehmet Latifeci anıldı: Halkların mücadelesinde yaşıyor
14:50 Kılıçdaroğlu’ndan İmamoğlu'na ziyaret
12:52 Rojin Kabaiş ve Narin Güran’ın mezarı ziyaret edildi
12:39 Ateşkese rağmen saldırılar sürüyor
12:33 Gazi Mezarlığı'na bayram ziyareti
11:34 Erdoğan’dan bayram mesajı: Sürecin başarısı için uygun zemin var
11:14 Tülay Hatimoğulları Mahir Çayan ve arkadaşlarını andı
10:40 CHP imza kampanyasını Trabzon'da başlattı
10:30 Jin derginin yeni sayısı ‘Sosyalizm ve Kadın’ kapağıyla çıktı
10:11 Sabri Ok: Devlet atması gereken adımları atmadı
09:48 Vedat Aydın mezarı başında anıldı: Failler belli
09:09 HDK Eş Sözcüsü: Mesele CHP değil demokrasi sorunudur
09:08 EMEP Genel Başkanı: Şalter inmeden süreç tersine dönmez
09:07 Gençler: Newroz ruhuyla Amara’da olalım
09:06 Anadolu Üniversitesi öğrencileri: Boykot sürecek
09:03 DBP’li Yılmaz: İmralı'daki özel rejim değişmeli
09:02 Öcalan'dan 4 Nisan daveti
09:01 Cenazeleri verilmeyen 2 HPG'linin babası: Çözüm için adım atılmalı
09:00 30 MART 2025 GÜNDEMİ
29/03/2025
23:28 30 yıllık tutsaklığın ardından tahliye edildi: Sürece sahip çıkalım
22:58 Adana'da evde çıkan yangında 2 çocuk hayatını kaybetti
22:14 Şam iktidarının Ramazan Bayramı 31 Mart’ta olacak
20:45 Myanmar depreminde bin 644 kişi hayatını kaybetti
18:55 PSAKD’ın ‘Adalet Nöbeti’ 28’inci gününde: Bir arada olmalıyız
18:04 Frankfurt’ta coşkulu Newroz kutlaması
17:08 İşkence uygulayan polis, belgeleyen avukatı da darp etti!
17:02 Birçok kentte mezarlık ziyareti: Mücadelelerini sürdüreceğiz
16:47 Halep’te Alevilere yönelik katliama karşı yürüyüş
16:16 Amedspor deplasmandan 3 puanla döndü
15:18 32 yılın ardından tahliye edildi
15:07 Ok'un yaşamı tehlikede, Öztel gözlerini kaybedebilir
14:34 TJA’dan 4 Nisan çağrısı
14:20 Mersin'de Kızıldere Katliamı anması
14:14 Yüzbinler Maltepe'de
14:01 Cumartesi Anneleri: Karanfillerimizi bırakacak bir mezar taşı gösterin
13:54 Belucların eylemine bombalı saldırı girişimi
13:48 TTB'den hekimlere çağrı: İşkence bulgularını belgeleyin
13:32 Hem akıbetleri belirsiz hem failleri meçhul
12:51 Eş Genel Başkanlardan bayram mesajı
12:17 İzmir'de kimyasal fabrikasında patlama
11:49 Cezaevinde halaya 'propaganda' soruşturması
11:33 Tahliyeye 'toplumla bütünleşmeye hazır değil' engeli
11:10 İtalya eski bakanı: Sürecin ilerlemesi için Öcalan özgür olmalı
10:29 Tahliye edilen gazeteci Tunç: Polis komplo kurdu
10:19 Ne şeker ne bayramlık alabiliyorlar
09:45 Kurul kararıyla tahliyesi 3'üncü kez ertelendi
09:44 Myanmar'da ölü sayısı bini geçti
09:43 Ayşe İnceyol davası: Etkin yargılama için fail bulunmalı
09:42 Kazançları günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor
09:10 Av. Emekçi: Abdullah Öcalan kendi toplumuna güveniyor
09:07 Saldırıları duyuran Beluc gazeteciler hedefte
09:03 Fail polis olunca savcı sürgün edildi, soruşturmada ilerleme sağlanmadı
09:03 Özerk Yönetim'den saldırı altındaki Alevilerle dayanışma
09:01 Üniversite öğrencileri direnişlerinde kararlı
09:00 29 MART 2025 GÜNDEMİ
00:01 Ameliyat olması gereken Werîşe Muradî’nin tedavi hakkı engelleniyor
28/03/2025
23:54 Ankara’da 52 kişi serbest bırakıldı
23:49 Uludağ'daki otel yangınıyla ilgili 4 tutuklama
23:18 Tişrîn Barajı'ndaki direniş sürüyor
22:52 KYK yurdunda öğrencilere soruşturma tehdidi
22:32 Tutuklu sayısı 263’e yükseldi
20:34 IGFM: Suriye’de Aleviler, Kürtler ve Hristiyanlara karşı katliam riski var!
19:48 İsveçli gazeteci tutuklandı
19:38 TBB Başkanvekili Zeydan Karalar oldu
19:02 Amed Emek ve Demokrasi Platformu: Engellemelerden vazgeçin