TUAY-DER: Tutsaklar sürecin öznesi olarak görülmeli 2025-08-07 09:13:05   MERSİN – Başta sağlık hakkına erişim olmak üzere cezaevlerinde ihlallerin devam ettiğini söyleyen Çukurova TUAY-DER Yöneticisi Lokman Şaman, tutsakların sürecin öznesi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.    Yürütülen Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne rağmen cezaevlerinde ihlaller yaşanmaya devam ediyor. Cezaevlerindeki ihallere dair değerlendirmelerde bulunan Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY-DER) Yöneticisi Lokman Şaman, en fazla karşılaşılan hak ihlalinin sağlığa erişim olduğunu söyleyerek, bunun sistematik bir biçimde uygulandığını söyledi.      İdare ve Gözlem Kurulları'nın tahliye erteleme, hücre ve disiplin cezaları kararları verdiğine işaret eden Şaman, "Sağlık hakkı mahpuslara yönelik olarak silah olarak kullanılıyor. Mahpusların revire çıkarılması hususunda ciddi anlamda sorunlar çıkarılıyor. Mahpuslar revire çıkarılmıyor. Çıkarılsa bile talepleri bir ay, iki ay, üç ay sonra karşılanıyor. Aynı zamanda mahpusların hastane sevklerine yönelik ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Hastane sevkleri iptal ediliyor. Ayrıca idare tarafından ceza içinde bir ceza çektirilme durumu var aslında. İdare son zamanlarda Tarsus ve Antalya hapishanelerinde özellikle yaz aylarında sıcak ve soğuk su sorunuyla karşı karşıya bırakıyor mahpusları. Cezaevi kendisince belirlemiş olduğu periyodik zaman dilimleriyle sıcak ve soğuk suları mahpuslara haber vermeden, bilgi vermeden kesebiliyor. Bunun sonucunda da hijyen sorunları başladı. Kadın hapishanelerinin olduğu yerlerde ciddi anlamda bu sorundan kaynaklı şikayetler oluyor" diye konuştu.   'TUTSAKLAR SÜRECE DAHİL OLMALI'   Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrasında tutsaklardan gelen mesajların barış ve diyalog çağrısı içerdiğini belirten Lokman Şaman, "Tutsaklar bu sürecin, Türkiye ve tüm Ortadoğu için aslında bu yeni bir çözüm ve demokratikleşme fırsatı olduğunu belirtiyor. Barış ve demokratik toplumun inşası için örgütleme ve örgütlenmeye yönelik emek verilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Mahpuslar aslında sürece tam anlamıyla dahil olmak da istiyorlar. Siyasi tutsaklar bugüne kadar aslında Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı yönünde en çok emek veren kesimlerden biridir. Barış ve demokratik toplumun inşası için siyasi mahpusların ciddi anlamda emek verebileceği, toplumu örgütleyebileceği, barış ve demokratik toplum yolunda daha fazla bilgilendirme yapabileceği açıktır. Dolayısıyla bunların da aslında sürecin dışında bırakılmaması isteniyor" ifadelerini kullandı.    YASAL VE ANAYASAL HAKLAR   Sürecin ilerleyebilmesi için Kürt kimliğinin tanınması, kültürel hakların güvence altına alınması ve tarafsız denetim mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Şaman, sözlerini şöyle tamamladı: "Bununla beraber eğitim hakkı, ana dil ve ana dilin tanımlanması gerekmekte. Özellikle kültürel haklar üzerindeki baskıların kaldırılması, engellerin kaldırılması bu hususta önemli. Kürtlerin kimlik tanımlanmasının anayasal ve yasal düzeyde yapılması gerekiyor. Kürtlerin artık ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmemesi gerekiyor. Siyasal temsil ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, buna ilişkin meclislerin kurulması, meclislerde söz sahibi olabilmesi gerektiği ve bunun önündeki engellerin de kaldırılması gerekiyor. Hapishanelerdeki hak ihlallerinin kalıcı çözümü için de hapishane izleme komisyonlarının kurulması ve bu kurulacak hapishane izleme komisyonlarının tamamen tarafsız olması gerektiği kanaatindeyiz. Tarafsız olmayan hapishane izleme komisyonlarının hak ihlalleri yönünde sunabileceği herhangi bir katkı olmayacak ki şu an mevcut bulunan hapishane izleme komisyonlarından herhangi bir verim alınamıyor hak ihlalleri yönünde. Dolayısıyla kurulacak hapishane izleme komisyonlarının tam anlamıyla bağımsız olması gerekiyor. Siyasi mahpuslar Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin özneleridir. Barış ve demokratik toplum inşa edilirken siyasi mahpusların verebileceği güç göz ardı edilmemesi gerekiyor. Onun için siyasi mahpuslar sadece mağdur değil, barış ve demokratik toplum sürecinin aktörleri olmaları gerektiğini düşünüyorum."   MA / Abdulkadir Ayten