Gazeteci Tar: Kıbrıs önemli bir güzergahta, Kürtler önemli bir pozisyonda duruyor 2025-04-27 09:09:12   İSTANBUL - "Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi” ile Türkiye’nin devre dışı bırakıldığını ve Kıbrıs’ın daha da önem kazanacağını belirten gazeteci Cafer Tar, “Kıbrıs nasıl önemli bir güzergâhta duruyorsa, Kürtler de o kadar önemli bir pozisyondadır” dedi.   İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Doğu Akdeniz doğalgazını, Avrupa'ya taşımak amacıyla hayata geçirmeyi planladıkları "Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi" yeniden gündemde. Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarını, Kıbrıs ve Girit üzerinden, Yunanistan topraklarına ulaştırmayı hedefleyen proje için 2 Ocak 2020'de imzalar atıldı, boru hattının bin 900 kilometre olacağı duyuruldu. Yılda 10 milyar metreküp doğal gaz taşıma kapasitesi hedeflenen ve 7 milyar dolarlık yatırım gerektiren proje, Doğu Akdeniz'in doğalgaz enerji potansiyelini Avrupa'ya taşıma amacını taşıyor.   Proje, 2020'de hem Türkiye’nin karşı çıkması hem bölgesel jeopolitik dengeler hem ve ABD'nin desteğini geri çekmesiyle hayata geçirilemedi.  Ancak, Yunanistan ve İsrail'in yürüttüğü diplomasi çalışmalarından yansıyan son bilgilere göre, 3 ülke "Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi"nin hayat bulması için yeniden harekete geçti.      Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Cafer Tar, “Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi"nin hayata geçirilmesiyle Türkiye'nin hem enerji paylaşımı hem de jeostratejik açıdan devre dışı bırakılacağı anlamına geldiğini belirtti.   TARİHSEL ARKA PLAN   Doğu Akdeniz doğalgazını, Avrupa'ya taşımak amacıyla hayata geçirilmesi planlanan projenin tarihsel ve güncel bir yönü olduğunu belirten Tar, “Sanayi kapitalizmi ortaya çıktıktan sonra İngiltere, özellikle tekstil endüstrisinin ham maddesini Hindistan’dan getiriyordu. Hindistan, İngiltere'de kapitalizmin gelişiminde çok önemli bir bölgedir. En başından itibaren İngiltere, Hindistan'a giden güzergâhın açık olmasını istiyordu. Doğu Akdeniz o zamandan beri hammadde kaynağı olarak görüldüğü için önemli olmuştur. İngiliz siyasetinin amacı Ortadoğu ve Uzakdoğu siyasetinin temel dinamiği Osmanlı’nın bir arada tutulmasına bağlıydı. Parçalanıp Avusturya ve Macaristan’ın etkisi altında girmemesi demek Hindistan'a giden yolun açık kalması demekti. Dolayısıyla böyle olduğu için Kıbrıs ve Doğu Akdeniz çok önemlidir. İngiltere bunun Osmanlıyı bir arada tutmanın mümkün olmadığını görüyor. İşçi Partisi bir araya geliyor ve bin 800’lü yılların sonlarına doğru İngiltere, ‘madem Osmanlı’yı bir arada tutamıyoruz diyor ve parçalayalım’ diyorlar ve ilk Osmanlı toprakları içinde etkili olmaya çalıştıkları yer Mısır ve Kıbrıs’tır oluyor” diye konuştu.   Enerji yollarının Mısır ve Kıbrıs güzergâhının tam üzerinde olduğunu kaydeden Tar, Kıbrıs’ı tartışmalarının doğrudan Mısır, Suriye ve İsrail tartışması olduğunu vurguladı. Tarihin bir yönüyle tekerrür ettiğini dile getiren Tar, “Avrupa ülkeleri enerji üretiminin yüzde 70’ni dış ülkelerden ithal ediyor. Özellikle elektrik üretiminde gaz çok önemlidir. Gaz sadece ısınma alanında kullanılan bir şey değil, elektrik santrallerinin hammaddesinin büyük bir bölümü de gazdır. Gaz da önemli ölçüde uzak doğudan, Basra Körfezi’nden gelir. Doğu Akdeniz'de ciddi gaz rezervleri bulundu. Bu da Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’i daha önemli kılmaktadır” diye belirtti.    ‘KIBRIS DAHA DA ÖNEMLİ BİR HALE GELECEK’   Kıbrıs'ı, sadece gaz ve enerji kaynakları üzerinden tartışmanın eksik olacağını kaydeden Tar, “Enerji çok önemli bir şey fakat Ortadoğu'yu ve Kıbrıs’ı sadece bununla izah edemeyiz. Bütün batılı ülkelerin temel dış politikalarında öncelikleri, yükselen pazarlara giden güzergâhların açık ve güvenilir olmasıdır. İngiltere açısından, Cebelitarık Boğaz’ından başlayarak Akdeniz’de limanları olan ülkelere kadar güzergahların açık olması temel hedeftir. Almanya'nın dış politikada önceliği ise yükselen pazarların güzergâhlarının güvenlikli olmasıdır. Şimdi bazı niteliksel değişimlere uğrayan Çin ve Hindistan’ın,  artık sadece hammadde kaynağı üretim yapan yerler olduğu değil, aynı zamanda güçlü bir pazar karşılığı da var. Bu iki ülke neredeyse Avrupa'daki kadar güçlü pazarlara sahipler. Bu nedenle bu iki güzergahın açık ve güvenli olması bu saydığımız ülkeler açısından önemlidir. Kıbrıs bu iki hattın tam ortasında duruyor ve bu yüzden çok önemlidir. Dolayısıyla İngiltere ve ABD de Kıbrıs'ta askeri üsler kurdu. Önümüzdeki süreçte Kıbrıs daha da önemli bir hale gelecek” ifadelerini kullandı.    ‘KIBRIS, SURİYE’DEN BAĞIMSIZ DEĞİL’   4 tane Türki Cumhuriyeti (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan) ülkesinin Türkiye’yi Kıbrıs'ta “işgalci güç” olarak tanıdığına dikkat çeken Tar, “Bu durum Türkiye’nin bölgede kaybettiğini gösteriyor. Kıbrıs, Suriye’de yürütülen süreçlerden bağımsız düşünülemez. Suriye’deki süreç ne olacak sorusu; Kıbrıs, Mısır ve İsrail’den bağımsız düşünülemez. Bir adım sonrasında ise Yunanistan ve Türkiye’den bağımsız konuşulamaz. Bunlar birbiriyle bağlantılı ve iç içe sorunlardır. Kıbrıs’ta durum aynı zamanda; Türkiye’nin dış politikasını ve hatta Devlet Bahçeli'nin,  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a çağrıyı neden yapmak zorunda kaldıklarının cevabıdır” dedi.   ‘TÜRKİYE’NİN DENGE SİYASETİ ÇÖKTÜ’   Türkiye’nin Ortadoğu’da sürdürdüğü denge politikasının, Rusya ve İran’ın bölgedeki etkisinin azalmasıyla çöktüğüne işaret eden Tar, “Şuan bölgedeki tek güç batı ve İsrail’dir. Batılı devletler, Hindistan'dan başlayıp Hamburg’a kadar gelen bir enerji ekonomik koridoru oluşturacaklarını ilan etti. Türkiye’yi de bunun dışında tuttular. Böyle bir hattı Türkiye’den geçirmek yerine daha pahalıya mal olmasına rağmen enerji hatlarını denizin altından Kıbrıs’tan Yunanistan’a, oradan da Avrupa’ya götürme kararı verdiler. Maliyeti daha yüksek olsa da Türkiye’yi pazarın içine almadan yaptılar. Nedeni ise Türkiye'yi güvenilmez bulmalarıdır. Yani Kuzey’den Putin'e, Güney’de Erdoğan’a bağımlı olmak istemediler” diye belirtti.   KÜRTLER ÖZNE HALİNE GELİYOR    “Hindistan ve Avrupa Ekonomik” güzergahının oluşturulma sürecinde Türkiye’nin jeopolitik önemini yitirdiğini kaydeden Tar, “Bu yeni gelişmelerle değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin AB ilişkilerini de etkileyebilir. Erdoğan, ilk iktidara geldiği yıllarda AB üyeliğine yaklaştı ama merkez sağa yükseldikçe bu imkanı kaybetti. Türkiye’nin, AB’ye girmesi şimdiki haliyle imkansız. Ama Türkiye’nin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmeler olumlu seyrederse, Türkiye’de demokrasi, insan hakları, ekonomik tempoyu ve insani gelişkinliği de hızlandırırsa AB ilişkilerinde başka bir boyut kazanır. Kıbrıs nasıl önemli bir güzergâhta duruyorsa Kürtler de o kadar önemli bir pozisyondadır. Kıbrıs nasıl Doğu Akdeniz’den gelip Ortadoğu ve Suriye’yi Kürtleri içine alan bir güzergâhtan geçiyorsa, Kürtler bunun tam orta yerinde duruyor. Ve Kürtler, ideolojik, ahlaki politik, askeri olarak istikrar bozucu değil, istikrar sağlayıcı durumdadır. Bu da Kürtleri çok önemli bir özne haline getiriyor” ifadelerini kullandı.   MA / Esra Solin Dal