ÎDIR - Çatışmalı süreçte 5 ay arayla yaşamını yitiren İpek Çiçek ve Atanur Şahin'in aileleri, süreci desteklediklerini belirterek, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün artık sağlanması gerektiğini vurguladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna açıklanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, ülkenin gündemini belirlemeye devam ediyor. Abdullah Öcalan öncülüğünde başlatılan sürecin en büyük destekçisi ise çatışmalı süreçte yakınlarını yitiren aileler.
Bu ailelerden biri Îdir merkezde yaşayan Şahin ailesi, diğeri merkeze bağlı Xoşxeber (Hoşhaber) beldesinde yaşayan Çiçek ailesi. Çiçek ve Şahin ailelerinin çocukları, kentte birlikte siyasal mücadele yürütürken artan devlet baskısı nedeniyle 2009 yılında PKK’ye katıldı. İpek Çiçek 24 Ekim 2011 tarihinde Çelê’de, Atanur Şahin ise 15 Mayıs 2011’de Qileban’da yaşamını yitirdi.
HAVA SALDIRISINDA YAŞAMINI YİTİRDİ
İpek Çiçek’in annesi Amine Çiçek (60), kızının daha çocuk yaşlarda mücadeleyle tanıştığını belirterek, “Bir Perşembe günü mezarlık ziyaretine gitmiştik. Akşam eve geldiğimizde İpek evde yoktu. Sağa sola bakınırken telefonla bizi aradı. ‘Beni merak etmeyin. Bu yol benim yolumdur ve ben gidiyorum’ dedi ve 2009’da katılım yaptı. Gittikten sonra şahadetine kadar bir daha ondan haber alamadım. Bir gün evin balkonundayken televizyonda büyük bir çatışmanın yaşandığını ve şehadetlerin olduğu söyleniyordu. Bir anda dengem bozuldu ve balkondan düştüm, kolum kırıldı. Kolumu sargıya alıp televizyonu takip etmeye başladım. Aradan bir zaman geçtikten sonra şehadete ulaşanların isimlerini okudular. Aralarında kızım da vardı. Geliyê Tiyarê de 36 arkadaşıyla birlikte hava saldırısı sonucu şehadete ulaşmıştı. Ağlayan çocuklarıma ağlamamalarını söyledim” ifadelerini kullandı.
‘ARTIK ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESİN’
Kızının cenazesini alarak beldeye getirdiklerini söyleyen Amine Çiçek, “Cenazemizi burada defnettikten sonra devlet gelip mezar taşını kırdı. Biz yine de barış istiyoruz. Çocuklarımız bu yola inanıp, bunu tercih ettiler. Bizlere de onların yoluna sahip çıkmak düşer. Bu yolda 3-4 evladını yitiren anneler var. Çok can gitti, artık barışın olmasını istiyoruz. Evet çocuğumuz yaşamını yitirdi ama bundan sonra başkasının çocuğu yaşamını yitirmesin. Artık, analar-babalar ağlamasın. Ne bizim çocuklarımız ne de askerler artık ölmesin” diye belirtti.
‘TEK TARAFLI BARIŞ OLMAZ’
Kürt sorununun demokratik çözümü bağlamında yürütülen sürece değinen Amine Çiçek, şöyle devam etti: “50 yıldır verilen mücadele sayesinde çok şey kazanıldı. Eskiden ‘Kürdüz’ bile diyemiyorduk. Bu mücadele sayesinde bugün bir şeyler var. Barış için sorunların çözümüne yönelik adım atılması gerekiyor. Tek taraflı silah bırakmayla çözüm olmaz. Devlet hala ‘tek dil, tek ırk, tek bayrak, tek vatan’ diyor. Bu kadar bedel verildi. Bu kadar can verildi. Bunun için devletin adım atması gerekiyor. Devlet adım atmadan bu barış olmaz. Devlete hiç güvenmiyorum. Cezaevlerinin kapıları açılmadan da devlete güvenmeyeceğim.”
14 YILDIR CENAZESİNİ ARIYOR
İpek Şahin’in mücadele arkadaşı Atanur Şahin (Şoreş Serhat) 18 Mayıs 2011’de Şirnex’in Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Qeşûra bölgesinde çıkan çatışmada yaşamını yitirdi. Günlerce cenazeyi arayan aile, aradan 14 yıl geçmesine rağmen hala cenazeyi bulamadı. Baba Ahmet Şahin, o dönem çatışmadan sonra bölgeye gittiklerini ancak tüm çabalarına rağmen çocuğunun cenazesine ulaşamadıklarını söyledi. Daha sonra Meletî’ye gittik ancak orada da cenazelerinin olmadığını öğrendiklerini dile getiren Ahmet Şahin, “Aradan bunca yıl geçmiş hala cenazemizi bulamadık. Devlet ise hala gelip benden oğlumu soruyor” dedi.
Yürütülen sürece değinen Ahmet Şahin, şunları belirtti: “Abdullah Öcalan çok iyi bir çağrı yaptı. Artık Abdullah Öcalan’ın bırakılması gerekiyor. Artık silahlar sussun. Eğer barıştan bahsedilecekse silahların susması gerekiyor. Barış ve savaş zıt şeylerdir. Cezaevlerindeki tutsakların bırakılması lazım. ‘Terörist’ diyorlar. Bunu kesinlikle reddediyorum. Barış olacaksa dilin de değişmesi gerekiyor. Türkçe konuşuyorum bir yerden sonra tıkanıyorum. Çünkü benim ana dilim Kürtçedir. Kürtlerin dilinin serbest olması gerekiyor. Okullarda dilimizin serbest olması lazım. Sokaklarda caddelerde Kürtçe levhaların olması lazım. Biz de barış istiyoruz ve bu süreci destekliyoruz. Evlatlarımız gitti başka ailelerin evlatları yitirilmesin. Barışın olması için devletin de adım atması gerekiyor. Devletin, Kürtlerin hakkını, hukukunu vermesi gerekiyor. Bu sürece herkesin destek olmasını istiyoruz.”