DEM Parti Grup Başkanvekili: Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez

ANKARA - Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşemeyeceğini belirten DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç KoçyiğitGülistan Kılıç Koçyiğit,“Bu ülkede fiili olarak anayasa askıdadır. Kürt sorununu hukuki ve siyasi zeminin açılması gerekiyor, bir an önce yasal çerçevesinin ve güvencesinin Meclis tarafından oluşturulması gerekiyor” dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te güncel gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında konuştu. 

Meclis’te görüşülen ve emekli bayram ikramiyesinin yükseltilmesine yönelik düzenlemeyi de içeren kanun teklifine değinen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu yasanın en can alıcı maddelerinden biri emekli ikramiyelerinin 3 bin TL’den 4 bin TL’ye çıkarılması oldu. Yani koca AKP iktidarı 22 yıllık iktidarının sonunda günlerce yaptığı toplantıların ardından kocaman bir rakamı tamı tamamına bin TL’yi emeklilere reva gördü. Bunun için de sabahlara kadar Meclis’i çalıştırarak bu büyük miktarı emeklilere ulaştırmanın yolu ve yöntemini aradı. Gerçek anlamda telaffuz ederken utanıyoruz. Söz kurarken utanıyoruz, emekli o parayı çekerken utanıyor, yoksul pazara giderken utanıyor ama ne yazık ki iktidar yarattığı bütün bu yoksulluğun bu yıkımın karşısında utanmak bir yana pişkin pişkin yoksulun emeklinin yüzüne bakarak bin TL’yi büyük bir rakammış gibi topluma anlatmaya devam ediyor” dedi.  

 
ENFLASYON YÜZDE 7,3 ARTTI 
 
Milyonlarca insanın açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildiğine vurgu yapan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Günümüzde milyonlarca insan asgari ücretin neredeyse yarısıyla yaşamak durumunda kalıyor. 4 milyon emekli yaşamlarını cüzi miktarlarla idame etmeye çalışıyorlar. Dünya kadar uluslararası rapor ve endeks var. Hepsinde Türkiye ne yazık ki en sonda yer alıyor. Hepsinde Türkiye’deki emekliler ve dar grup olarak toplanmış durumdalar. Ekonomi toplum ve yoksullar açısından alarm veriyor. Buna rağmen iktidar ve onun sermayesi elini ovuşturarak yoksulun emeklinin asgari ücretlinin sırtına binmeye devam ediyor. Sadece 2 ay içindeki enflasyon oranı yüzde 7,3 oranında arttı. Yani 14 bin 469 TL olan emekli maaşını yüzde 56’sı aslında 2 aylık enflasyon oranıyla zaten eridi gitti. Bir de şöyle düşünelim. Aslında zaten verilen emekli maaşı hedef enflasyon üzerinden verilmişti. Bu da çok düşük tutulmuştu” ifadelerini kullandı. 
 
YOKSULLUK SINIRI 78 BİN 230 TL 
 
Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Hali hazırda işçiler hedef enflasyon üzerinden büyük kayıplarla çalışıyor, asgari ücretliler yine aynı şekilde çalışıyor, emekliler ise yaşamaya çalışıyorlar. Onun için söyleyelim; bugün milyonlarca insan, maaşları 5 katı arttırılsa ancak ve ancak yoksulluk sınırına yaklaşabiliyor. Neden? Çünkü bu ülkede yoksulluk sınırı 78 bin 230 TL’ye, açlık sınırı 25 bin 720 TL’ye yaklaştı. Emekli ne alıyor? Sadece 14 bin 469 TL. Peki bunlarla yaşamak mümkün mü? Bin TL ile bu ülkede iki kişi yemek yiyemiyor. Bin TL ile pazara giden dar gelirli pazar filesinin altına 3 parça bir şey koyamıyor. Bin TL ile bir bayram alışverişi, bir tatlı alışverişi, bir şeker alışverişi yapılamıyor. Bin TL’yi yoksul insanlar artık hiçbir dertlerine derman olmayacak bir miktar olduğunu çok iyi biliyorlar ama hali hazırda bunu pazarlamaya iktidar anlatıp abartmaya devam ediyor.  
 
2 TRİLYON BORSA KAYBI VAR
 
Sadece ekonomi meselesi değil ülkenin içinde bulunduğu bütün anti demokratik uygulamaların İstanbul Belediyesi’ne yapılan operasyonun ekonomik maliyetlerine bakalım. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda aslında nasıl bir dar girdap içerisinde olduğumuzu göreceğiz. Bakın 3 gün içinde sadece Merkez Bankası’nın 25 milyar dolar rezervi erimiş durumda. Bu 25 milyar doları nasıl o merkez bankasına koydular. Kemer sıkma politikalarıyla işçiye yoksula emekliye vermek yerine bu rezevrleri oradan doldurmaya çalıştılar. Anti demokratik hukuksuz  bir darbenin sonucunda bu ülkenin Merkez Bankası’nın rezervleri 3 günde dövizi bir yerde tutmak için 25 milyar dolar eridi. Neden piyasaya sürekli döviz sattılar. Borsayı kesmek zorunda kaldılar. Çünkü 2 trilyon TL’lik bir borsa kaybı oldu. Uluslararası bazı yatırım kuruluşları Türkiye’deki bütün haklarından feragat ederek, Türkiye piyasasından çekildiler. Bu da yetmedi, bu riskler artınca borsa çökünce dolar rezervleri eriyince Sermaye Piyasası Kurulu önlem için toplantı aldı. Bankalarla toplantı aldılar bu krizi nasıl engelleriz diye. Krizi engellemenin yolu açıktır. Anti demokratik olmayın, hukuksuzluk yapmayın, darbe yapmayın, seçilmiş iradeye el koymayın, belediye başkanlarını tutuklamayın darbe üzerine darbe yapmayın. Cumhuriyet Başsavcılarını Operasyon odağı olarak bindirilmiş kıtalar gibi kullanmayın, döviz rezerviniz de artar ekonomik kırılganlığınız da gider refah da artar.   
 
DEMOKRASİ OLMADAN EKONOMİ OLUR MU?
 
Bu ülkede demokrasi olmadan ekonomi olur mu? Bir ülkede barış olmadan ekonomi olur mu? Bir ülkenin en temel gerekçesi iç huzur ve barış değil midir? Demokratik normların yükseltilmesi değil midir? Adaletin tesis edilmesi değil midir? Bütün bunları ekonomi yönetimi bilmiyor mu? Hükümet bilmiyor mu? Mehmet Şimşek bilmiyor mu? Şimdi uluslararası finans kuruluşlarıyla online toplantı yapıyor sayın Şimşek. Toparlamaya çalışıyor. Bu İstanbul’un hali nedir diye soranlara ‘yanıt yok’ diyor. Nasıl ‘yanıt yok’ darbeci bir iktidarın ekonomi bakanısınız. Yanıt açık, halka hukuka sandığa darbe yapıyorsunuz. Seçilmiş iradeyi gasp ediyor, sandığı tanımıyorsunuz. Seçimsiz bir yönetim ve rejim ilan etmeye, sistemi buraya itmeye çalışıyorsunuz. AKP şunu söylüyor ‘Ben sandıktan çıkarsam sandık meşrudur sandık haktır o zaman halkın iradesi tecelli etmiştir’ ama sandıktan muhalefet ve başka bir parti çıkarsa ‘O sandık gayri meşrudur’ diyor. ‘Ben ona öyle ya da böyle el koyarım’ diyor. ‘Gerekirse iftira atarım yolsuzluk derim gerekirse bizim belediyelerimizde olduğu gibi terör ile iltisak gibi uydurma bir şey yaparım kayyım atarım. Kent Uzlaşısı gibi toplumun ihtiyaçlarına cevap veren demokrasi kültürünü geliştiren uzlaşıyı demokrasinin en ilkesini kriminalize ederim, HDK’yi oradan KCK’ye bağlarım kopyala yapıştır dosyalar yaparım’ diyor. ‘CHP’ye DEM Partiye de kayyım atarım’ diyor. 
 
Bütün bunlara ekonomi bakanının bir sözü yoksa biz ekonomi bakanına söyleyelim orada boşuna oturuyorsun. Geldiğinden beri ne enflasyon düştü ne ekonomik göstergeler düzeldi halk açlık ve yoksullukla sınanıyor, milyonlar açlık ve yoksullukla mücadele etmeye çalışıyor. Uluslararası ekonomi kuruluşlarının peşinde gezerek bu ülkenin ekonomisinin düzelmeyeceğini görmek için kahin olmaya da ekonomist olmaya da yüksek tahsile de gerek yok. Gidin sokaktaki Mehmet amcaya sorun ekonominin nasıl düzeleceğinin reçetesini sunsun. Ama bütün bunları yapmıyorlar. Bütün bunlar umurlarında değil.”
 
POLİS ŞİDDETİNE TEPKİ 
 
Bakın İstanbul darbesinden sonra sokağa çıkan gençlere milyonlara karşı uygulanan polis şiddetinden görüyoruz. Ne zamandan beri toplumun hukuka sahip çıkması, adalet talep etmesi, demokrasiye sahip çıkması, seçilmiş iradesinin arkasında durması vandallık oldu. Hangi demokraside devlette vandallık olarak yaftalanabilir ki? Nasıl bir vandallık olabilir? Bir vandallık varsa söyleyelim polisin orantısız bir şekilde halka yönelik şiddetidir vandallık. Vandallıksa vandalık budur. Sokakta yürüyen kadını durdurup coplamaktır. Kadın ne yapıyor? Sırtına basıp gözaltına alan polisin pozisyonu nedir? Yakın mesafede insanların gözünün içine gaz sıkmak, su sıkmak, insanları yaralamak, kolunu ve bacağını kırmak nedir? Orantılı mıdır bütün bunlar. Yaşananlar hukuk devleti ve demokrasi ile bağdaşan şeyler midir? Sokağa çıkmak protesto etmek evrensel bir haktır. Bugün milyonlar bu evrensel hakkını ve anayasadan kaynaklı hakkını kullanıyor. Demokrasi olsun diye kullanıyor, bu ülke daha fazla karanlığa sürüklenmesin diye toplum iradesini ortaya koyuyor. Sandığa attığı oyun gereğini yapıyor. ‘Oy attım sahip çıkıyorum’ diyor. İktidar bu tabloyu okumak ve sokaktaki milyonların sesine kulak vermek yerine anti demokratik uygulamalardan geri adım atmıyor. Bunları yapmamak yerine bugün sokağı bilerek isteyerek terörize ediyor. Sokağa çıkan insanları hedef haline getiriyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Sadece haber takibi yapan hakikati ve gerçeği halka ulaştırmaya çalışan 16 gazeteci tutuklandı. Gazetecilik suç olabilir mi? Mesleki faaliyetini yapmak nedeniyle insanlar nasıl gözaltına alınıp tutuklanırlar bu hangi demokrasi kriteridir bu nasıl bir ülkedir. Artık isyan ediyoruz bunlara. Bunları anlatmak zorundayız ama artık söz gerçekten bitti. 
 
TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA
 
Bu darbe sürecinin Türkiye’ye etkilerini daha konuşacağız. Türkiye iki açıdan yol ayrımındadır. Birincisi; 27 Şubat’ta yapılan çağrı nedeniyle yol ayrımındadır. 27 Şubattaki Sayın Öcalan’ın tarihi çağrısı Türkiye’ye şu soruyu soruyor. Sen Kürt sorununun demokratik çözümünden yana mısın, demokrasiden birlikte yaşamdan yana mısın? Yoksa mevcut düzenin devamından mı yanasın. Çözümsüzlükte ısrar ederek iktidarda kalmaya mı çalışacaksın sorusunu bugün AKP iktidarına soruyor. Diğeri İstanbul’daki darbenin kendisi Türkiye’yi bir yol ayrımına getirmiştir. 16 milyonluk bir mega kentin, bir metropolün dünya başkentlerinden birinin büyükşehir belediye başkanını tutuklamak, onun ilçe belediye başkanlarını tutuklamak, cezaevine koymak yetmemiş, kayyım atamanın kendisi bir yol ayrımıdır. Türkiye ve iktidar kararını vermek zorundadır. Ya anti demokratik uygulamalarla yol almaya devam edecekler ya da gerçekten rotalarını demokrasiye dönecekler ve bu ülkeyi hep beraber düze çıkaracağız. Ama gördüğümüz anladığımız okuduğumuz şey iktidar hukuksuzlukla ayakta kalmaya çalışıyor. Zorla ayakta kalmaya çalışıyor. Kendisine rakip olabilecek insanları anti demokratik yargıyı araçsallaştırarak, bertaraf etmeye çalışıyor. Her bir siyasetçi özneyi cezaevine koyup sesini kısarak kendisi için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor. Bunları kabul etmiyoruz ve bunlara karşı mücadele ettik bundan sonrada mücadele edeceğiz.
 
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞEMEZ
 
Bu anlamıyla çatısı altında bulunduğumuz Meclis’in özel rolüne, özel önemine de dikkat çekmek istiyorum. Bugün toplumda büyük bir feryat varken, büyük bir itiraz hareketi yükselmişken, Newroz alanlarında milyonlar 27 Şubat’taki asrın çağrsının etrafında kenetlenmişken, barış ve çözüm talebini birinci elden milyonlar sahiplenmiş ve bu çağrının arkasında durmuşken yine Saraçhane’den Amed Newrozu’na, İstanbul Newrozu’ndan bugün İzmir’de, Ankara’da sokağa çıkan her bir yurttaşa kadar bu ülkenin demokratik geleceği için söz söyleyen, alana çıkan insanların sesine Meclis gerçekten kulak kabartacak mı, yoksa bugün olduğu gibi anti demokratik yasaları toplum karşıtı yasaları çıkarmaya devam mı edecek? O anlamıyla bunu açık ve net söyleyelim; demokrasi meselesini bir bütün olarak görüyoruz. Sadece Kürde demokrasi gibi bir algımız yoktur. Çok açık ve net söylüyorum. Türkiye demokratikleşmeden Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez. Bunlar iç içe ve birbirine bağlıdır. Bu ülke demokratik olmadığı için özgürlükçü olmadığı için Kürt sorunu diye bir sorunumuz var. Bugün adım atılacaksa bütün ülkenin demokratikleşmesi için adım atılmak zorundadır. Bu Kürdü de Türkü de kapsayacaktır, bu ülkede yaşayan 86 milyon insanı da kapsayacak bir demokrasi hamlesi olmalı, olmak zorundadır.
 
MECLİS SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ
 
Şimdi buradan Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a da seslenmek istiyoruz. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının ardından Meclis başkanımız ‘TBMM Türkiye’nin bütün sorunlarının çözüm yeridir. Dolayısıyla mesele TBMM’deki siyasi partilerin ortak tavrı ile çözümlenecektir. Gerektiği zaman biz de devreye girerek bu konuyla ilgili meselenin şeffaf, açık, samimi bir şekilde yürütülmesini sağlayacağız’ demişti. Sonuçta Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek diye de sözlerini söylemişti. Peki soruyoruz? Ne zaman bu sorumluluğu yerine getirecek? Ne zaman Meclis toplumsal barış için gerçekten söz söyleyecek, demokrasi taleplerini duyacak ve demokrasi taleplerinin gereği hızlı bir şekilde adım atacak? Bu tarihsel sorumluluktan ne zamana kadar kaçacaklar? Kafalarını kuma göme göme ne kadar yol alabilirler, bu ülkeye ne kadar yol aldırtabilirler sorusunu sormamız gerekiyor. 
 
Ülkenin, halkın gerçek gündemi demokratik alanın genişletilmesi, ekonomik refahın yükseltilmesi, barışın toplumsallaşması ve bütün bunlar için emek sarf eden bir Meclis pratiğini bütün Türkiye halkları görmek istiyor. 1 Ekim’den beri içinde bulunduğumuz süreçte sürekli iktidarın parmak salladığını görüyoruz. Herkese parmak sallayan, sürekli aba altından sopa gösteren ve kayyım pratikleriyle, tutuklama pratikleriyle de demokrasi alanını daraltan anti demokratik uygulamaları son hız devam ettiren bir iktidar pratiğiyle karşı karşıyayız. Meclis’te ne konuşuyoruz sürekli? İktidarın zorbalıklarını ve anti demokratik uygulamalarını konuşuyoruz.  Tecrit kaldırılsın, umut hakkı tanınsın, hasta tutsaklar öncelikli olmak üzere infazda eşitlik sağlansın terörle mücadele kanunu TMK ve TCK hızla ayrımcı yasal maddeler ayıklansın, gerçekten AİHM ve AYM kararları doğrultusunda bu ülkedeki yasal mevzuat hızlı bir şekilde taransın dediğimizde karşımıza tek bir madde ile çıkıyorlar.  Tek bir sözle çıkıyorlar. ‘Silahlar bırakılsın.’ İyi tamam bırakılsın. Silah bırakılmasın diyen var mı? Sayın Öcalan büyük bir sorumlulukla  40 yılı aşkın bir süredir içinde bulunduğumuz bu şiddet zeminini sonlandıracak, çağrıyı 27 Şubat’ta yapmadı mı? Kendi örgütüne 27 Şubat’ta silah bırakma çağrısı yapmadı mı? Yaptı. Örgüt buna olumlu karşılık verdi mi? Evet. Hatta bir adım attılar ateşkes ilan ettiler. Bugün Meclis gerçekten örgütün silah bırakması için gerekli yasal mevzuatı, sürecin selameti için gerekli olan çerçeve yasayı konuşuyor mu? Hayır. Bu insanlar nereye silah bırakacak, örgüt nereye ve nasıl bırakacak? Bunun yasal güvenceleri nedir diye bir tartışma yürütüyor mu? Hayır. 
 
SALDIRILAR SÜRECİ ZEHİRLİYOR
 
Tek bir şey var ‘silah bıraksın’. Nereye bıraksın nasıl bıraksın hangi yöntemle bıraksın. Bu soruların yanıtlarını alamıyoruz. Sayın Öcalan’ın bu sürecin selameti açısından bu sürecin ilerletilmesi açısından koşullarının düzeltilmesine ilişkin bir adım var mı? Onun da olmadığını görüyoruz. Hali hazırda özgür çalışma koşullarını süreci yürütmek için örgütüyle ilişki kurup kongre yaptırabilecek koşullara yönelik bir yaklaşım var mı? Hayır. Sayın Numan Kurtulmuş’a atıfla yeniden söyleyelim. Demişti ki ‘Hiç kimsenin süreci zehirlememesi gerektiği kanaatindeyiz. Süreci bir siyasi pazar haline getirmeden tamamlayacağız.’ Bu çok önemli peki o halde soralım. Bu kadar önemli bu kadar tarihi bir açıklama varken, bu süreci İstanbul pratiği ile kayyım ve tutuklama pratiğiyle, sokaktaki insanlara gazla copla saldırma pratikleriyle kim zehirliyor? Bugün süreç karşıtı bir iklimin oluşması sürecin zehirlenmesi açısından kim çalışıyor kim söz söylüyor kim harekete geçmiş durumda. Bu soruları Sayın Kurtulmuş’a ve bütün iktidar yetkililerine sormak istiyoruz. Bu ülkede fiili olarak anayasa askıdadır. Fiili olarak anayasa askıda olduğu için bugün Kürt sorunu hukuki ve siyasi zeminde konuşamıyoruz. O nedenle bir an önce hukuki ve siyasi zeminin açılması gerekiyor bir an önce yasal çerçevesinin ve güvencesinin Meclis tarafından oluşturulması gerekiyor. Bir an önce Meclis’in Kürt sorunun demokratik çözümü için inisiyatif alması, meclis başkanının burada rolünü oynaması gerekiyor. Bütün bunlar için de Meclis’in yeniden kurucu bir anlayışla 21’inci yüzyılın kurucu Meclis rolüyle harekete geçmesi gerekiyor. 
 
İSTANBUL ADLİYESİ’NDEN TÜRKİYE DEMOKRASİSİNE 
 
Bütün bu meselelerin içerisinde İstanbul Barosu’nun görevden alınması, İmamoğlu’nun tutuklanması Eğitim Sen’li akademisyenlerin kararı nedeniyle Eğitim Sen’e soruşturma açılması meselesinde sarayın savcısının önemli bir rolü var. Bir zamanların Zekeriya Öz’ün taklidini yapmaktadır. Onun rolünü üstlenmiştir. Bütün bunların Türkiye’de barış sürecini zehirlediğini barış sürecine zarar verdiğini, barışa sabotaj olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bugün İstanbul Adliyesi’nden Türkiye’nin geleceği belirlenmeye çalışılıyor. İstanbul Adliyesi’nde Türkiye demokrasisine pusu kuruluyor. İstanbul Adliyesi’nden bütün ülkeye yayılacak anti demokratik bir rejim kalıcılaştırılmak isteniyor. Bu ülkenin geleceğini belirleyenin Meclis olması gerekirken ne yazık ki Saraydan talimatla bir başsavcı her şeyi belirlemeye ve yönetmeye çalışıyor. Ülkenin demokrasisine barışına dinamit koyuyor. Bunu tarihe not düşelim. 19 Mart tarihinden başlayan bu sürecin gelişmesi ve derinleşmesi Türkiye’ye ve demokrasisine kaybettirir. Bu sürecin karşısında demokrasiden eşitlikten ve özgürlükten yana tutumumuzu sürdürüyoruz. Sokağa çıkan milyonların haykırdığı demokrasi talebinin yanındayız. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerekiyor. Türkiye’nin dört bir yanında üniversiteler demokrasi için alanlara çıkmışsa umudumuz büyüktür. Demokratik bir Türkiye’yi ve cumhuriyeti elbette inşa edeceğiz. Bütün bu süreci zehirleyen anti demokratik uygulamalara rağmen biz barış ve çözüm ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.’
 

Diğer başlıklar

27/09/2025
07:53 Qers’te kaza: 1 kişi yaşamını yitirdi
26/09/2025
22:16 JİTEM'in katlettiği Hozan Hemîdo Mêrdîn’de anıldı
22:01 FilmAmed Belgesel Festivali ‘Jinwar’ gösterimiyle başladı
21:39 Güney Marmara'da yarınki bazı feribot seferleri iptal edildi
21:05 Jandarmanın verdiği boş kağıtları imzalamayan muhtara darp ve gözaltı
20:16 58 gündür direnen işçilerden meşaleli yürüyüş
19:29 Yeni Yaşam gazetesi ve ETHA’nın X hesaplarına erişim engeli
18:59 İran ile Rusya arasında 25 milyar dolarlık nükleer santral anlaşması
18:39 Silopiya’da DEDAŞ protestosu
18:14 Gazeteci Celalettin Yalçın cezaevinden çıktı
18:04 320 gündür açlık grevinde olan Yılmaz’ın durumuna dikkat çekildi
17:44 Kadın buluşmasında ‘hukuki ve yasal zemin’ vurgusu
17:33 Eğitim Sen'den 'norm' açıklaması
16:46 'Kürtler varlık mücadelesinden haklarını kazanma aşamasına geçti'
16:43 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Komisyon İmralı ile doğrudan temas kurmalı
16:40 CHP’den 6 isim ihraç edildi
16:23 Mahalleye doğal gaz isteyen halktan yürüyüşlü protesto
16:20 Şengal’de Cimayi Bayramı kutlanıyor
15:37 İmamoğlu’ndan Erdoğan'a ‘meşruiyet’ göndermesi
15:01 Tecavüze maruz bırakılıp intihara sürüklenen çocuğun failleri yine tutuklanmadı
14:54 Rojin Kabaiş için yapılacak yürüyüşe çağrı
14:51 DEM Parti, özel sektör öğretmenleri için hak güvencesi istedi
14:24 Şemrex’te kayyımın yapmadığı yollar köylüleri mağdur ediyor
14:21 LeMan Dergisi’nden 3 kişi serbest bırakıldı
14:12 Gülizar Yıldız’ı katleden failin ‘cezai ehliyeti’ araştırılacak
14:04 Gazeteci Yalçın hakkında tahliye kararı
14:01 Ordu’nun 4 ilçesinde maden için süreç başlatıldı
13:09 Meletî'de yangın: 3 ev kullanılamaz hale geldi
13:08 Kurtulmuş: Öcalan ile görüşme henüz komisyon gündeminde yok
12:44 DİSKİ ve müftülükten su uyarısı
12:09 Tekin, kayyım olarak göreve devam edecek
11:18 Gazeteci Heval Arslan 4 gündür gözaltında
11:12 Görevden alınan Özer'in tahliye talebine ret
10:59 15 milyona mal olan yolda, kazı çalışması başlatıldı
10:42 TOHAV 'eğitimde anadil' etkinliği düzenleyecek
10:22 Komisyon üyesi Çiçek: İmralı’dan kaçış çözümden kaçıştır
10:21 Şarkıcı Güllü şüpheli şekilde hayatını kaybetti
10:11 Seraf Özer: Babam süreci destekliyor, kalıcı çözüm için adımlar atılmalı
09:51 Organ bağışı artık e-Devlet ve e-Nabız'dan yapılabilecek
09:40 Komisyon hukuk örgütlerini dinleyecek
09:19 Ajanlık dayatmasını reddedince ailesiyle tehdit edildi
09:06 90’larda devlet şimdi de Cengiz Holding: Yurttaşlar göçe zorlanıyor
09:05 Gola Masîya'ya rakip çıktı!
09:03 Wan'da ekokırım kuşatması: 20 baraj ve HES, 18 GES, 2 RES
09:01 'Rojin'e ne oldu' sorusuyla yaşayan annesi: Ölene kadar davacıyız
09:00 26 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
25/09/2025
23:59 Dîlok'ta kaza: 1 kişi hayatını kaybetti
23:57 Kuzey ve Doğu Suriye kadın heyeti Berlin’de
23:49 Amed Barosu’ndan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne protokol tepkisi
22:30 Amedspor sahasında galip geldi
22:25 Türkiye ve ABD arasında 'nükleer' anlaşma
21:33 Geçiş Hükümeti güçleri cinsel saldırıya uğrayan kadını kaçırmak istedi
19:58 İsrail Yemen’e hava saldırısı düzenledi
19:43 Amed ve Wan Barosu'ndan Rojin Kabaiş için ATK hakkında suç duyurusu
19:41 İşçilerin direnişi 57'nci gününde: Wan halkı kazanacak
18:59 Erdoğan Beyaz Saray'da: F-16 ve yaptırımlar masada
18:43 Rıza Altun Tuzluçayır’daki evinde anıldı
18:14 DİAYDER üyesi kadınlardan yürüyüşe katılım çağrısı
17:57 Yurttaşlar, barış için imza attı
17:48 Wan Büyükşehir Belediye Meclisi, 7'nci kez toplandı
17:37 Amed Barosu'ndan kreşteki şiddete karşı başvuru
17:34 BM Genel Kurulu'nda Filistin'e destek çağrısı
17:21 Zelenski ve Şara ortak bildiri imzaladı
17:12 Ege Üniversitesi'nde öğrencilere polis saldırısı
16:58 YNK: Yakın zamanda yeni hükümet kurulacak
16:49 KON-MED Almanya’nın 7 kentinde alanlara çağırdı
16:43 Brezilya’dan ‘Öcalan’a özgürlük’ çağrısı
16:36 Elyakut: İçerde de dışarda da olsak süreç için çalışacağız
16:28 ‘Çocuğa cinsel taciz’ failinin tutuklanması talebi reddedildi
16:23 Amed’te ‘Kentin sorunları ve çözüm önerileri’ toplantısı
15:54 Haber-Sen'den Cumartesi mesaisi protestosu
15:25 Kadınlar Rojin Kabaiş için yürüdü: Münferit bir olay değil
15:24 Merdan Yanardağ beraat etti
15:20 Wan'da kayyımdan ağaç kıyımı
14:58 Demirtaş'a bir dava daha açıldı
14:49 İran'da tutsak Somayeh Rashidi yaşamını yitirdi
14:43 Hastane işçileri: Haklarımızı tek seferde istiyoruz
14:42 İzmir Barış Anneleri, konferansını gerçekleştirdi
13:26 Eğitim Sen’den rapor: Depremin 30’uncu ayında eğitim hala yetersiz
13:10 Alagöz Giresun'da yeni maden için sondaj yapacak
12:35 Sınırda öldürülen Durdu davasında raporların gönderilmesi talep edildi
12:24 ‘Hırsız AKP'li başkan’ demek suç sayıldı
12:23 Gazeteci Heval Arslan gözaltına alındı
11:41 DEM Partili komisyon üyeleri: Öcalan ile görüşülmesi kalıcı barış için gerekliliktir
11:34 Mandalina bahçeleri nöbetine müdahale: 2 gözaltı
11:26 Cizîr’de kadın doğum uzmanları cezalandırılıyor!
11:12 TJA Amed'ten Ankara'ya yürüyecek: Öcalan'ın özgürlüğü, özgürlüğümüzdür
11:10 Ciddi olmak
10:43 Filozof Rebecca Goldstein'den Öcalan’ın çağrısına destek
10:32 Vahap Coşkun: Komisyonun Öcalan'ı dinlemesi taviz değil, zorunluluk
10:11 ANHA ve ROJNEWS Türkçe servislerini kapatıyor
09:54 'Sürece güven için Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü şart'
09:40 Ezio Menzione: Süreçte belirleyici olan devletin tavrı olacak
09:16 11 ilde sağanak yağış bekleniyor
09:08 Kadınlardan çağrı: Rojin'in sesi olmak için sokaklarda olalım
09:07 ÖHD'li Rezan Gezer: Karar BK'nin yapısına aykırı, hukuksal değişiklik dayatmalıydı
09:06 8 ilçenin atık suyunun döküldüğü Wan Gölü alarm veriyor!
09:04 Erdoğan 'aile yılı' ilan etmişti: 9 ayda 200'den fazla kadın katledildi
09:03 Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü: Atletinde bir kadına ait kan tespit edildi
09:00 25 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:12 32 yılın ardından tahliye oldu
24/09/2025
23:53 TIR ile taş yığını arasında sıkışan işçi hayatını kaybetti
23:20 30 yıldan sonra tahliye edildi: Halkımıza hizmet ediyoruz
22:59 Wan'da erkek şiddeti: 3 kişi hayatını kaybetti
22:45 DEM Parti Genç Kadın Meclisi'nden 'Manifesto Kampları'
22:42 Cinsel istismar faili yine tutuklanmadı
20:56 Erdoğan, New York’ta Şara ile görüştü
20:51 Abdullah Öcalan’ın mektubu Dêrazor’da okundu
19:45 Kuzey ve Doğu Suriye kadın heyeti Almanya’da siyasi partilerle görüştü
19:29 223 işçi direnişte: Barışı sabote eden anlayışı kabul etmiyoruz
19:10 KHK eylemi 339'uncu haftasında
19:06 Özgür Çelik yeniden il başkanlığına seçildi
19:03 Mûş’ta 'Barış istiyorum' kampanyasına destek
18:20 Gazeteci Kaya’ya 1 yıl 8 ay hapis cezası
18:12 Geçiş Hükümet güçleri Hama’da evleri yakıp yağmaladı
18:07 Şirnex'te ‘barış için imza kampanyası' başlatıldı
17:44 Rojin Kabaiş için yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı
17:31 Komisyon toplantısı bitti: Meclis'e sağlam bir raporu çerçeve olarak sunacağız
17:23 BM: 7 Ekim'den bu yana Gazze'de 4 bin çocuk ampute edildi
17:13 İbrahim Ateş 30 yılın ardından tahliye edildi
17:03 'Sürece destek yüzde 70'e, umut hakkı beklentisi yüzde 60'a çıktı'
17:01 Adem Kurtay'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:56 Ölüm orucundaki Yılmaz ‘zorla’ hastaneye götürüldü
15:36 14 Avukatın yargılanmasında ‘durma’ kararı
15:33 Yüreğir'de ‘barış’ için imza kampanyasının startı verildi
15:32 MKG’den kadın gazetecilerin tehdit edilmesine tepki
14:52 Komisyonunda konuşan Çelenk: Öcalan’ın kavramları barışa katkı sağlar
14:46 HPG'li Ertaş, Işık ve Öztan'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:29 YSK’den ‘CHP İstanbul İl Kongresi' için devam kararı
13:17 YSK, CHP kongresi için olağanüstü toplanıyor
13:03 Ayşegül Doğan: Toplum somut adım görmek istiyor
13:02 Ekoloji örgütleri, 'Doğayla barışı' Meclis komisyonuna sunacak
12:49 Tom Barrack: Suriye ile İsrail anlaşmaya yakın
12:01 Mahkemeden CHP İl Kongresi’ne durdurma talebi
12:00 Tedavisi yapılmayan hasta tutsak başka cezaevine sevk edildi
11:30 Demirtaş'ın 6 konuşmasından '5 suç çıkartılan' dava ertelendi
11:24 TOKİ inşaatı için mandalina bahçelerine girildi
11:14 Kurtulmuş: Yasal düzenleme hazırlıklarına odaklanacağız
11:13 32 yıl sonra gösterdiği mezar yerlerini ziyaret ettiler: Direniş bıraktılar
10:49 Tayvan’ı tayfun vurdu: 14 kişi hayatını kaybetti
10:34 Gleditsch: Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli
Budgen: ‘Umut hakkı’ hayata geçirilmeli
10:24 Koma Amed'in konserinin tarihi değişti
10:02 AYM'den Taybet İnan'ın 'yaşam hakkı ihlali' başvurusuna ret
09:54 Eşit yaşam ‘umut hakkı’nın sağlanmasıyla mümkün olur
09:50 Lice’de DSİ’nin ‘su kirliliği’ uyarısına rağmen maden çalışması başlatıldı!
09:32 Êlih Barış Anneleri: Ağaç kıyımı durdurulana kadar eylemde olmalıyız
09:18 Yazar Turhan’ın tahliyesi yazdığı kitaplar gerekçesiyle ertelendi
09:14 Taraftarlara ‘ajanlaştırma’ dayatması: Siz de birer ‘Yeşil’ olabilirsiniz
09:10 Mexmûr Meclisi: Yeni komplo devrede, kampa sahip çıkın
09:06 'Özgürlük yoldaşı’ Rıza Altun’u anlattı: Direnişlerin öncüsüydü