‘Mısır Koçanlarını Kızartan Koku’ kitabının imza etkinliği düzenlendi 2025-12-14 17:03:10   ANKARA – Cezaevinden 31 yıl sonra tahliye olan yazar Nibel Genç’in “Mısır Koçanlarını Kızartan Koku” adlı kitabının imza etkinliği düzenlendi.   Öğrencilik yıllarında tutuklanıp 31 yılın ardından tahliye olan yazar Nibel Genç’in “Mısır Koçanlarını Kızartan Koku” kitabının Mülkiyeler Birliğinde imza etkinliği düzenlendi. Aramızda Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Derneği tarafından düzenlenen etkinliğin ardından söyleşi gerçekleştirildi.   Moderatörlüğünü Merve Diltemiz’in yaptığı söyleşide konuşan Nibel Genç, kitabının köyünün yakılışına tanık olmuş 11 yaşındaki Dêrsim’li bir kız çocuğunun yarattığı bir direniş biçimi olduğunu söyledi. Kitabında “11 yaşında bir çocuk böyle şeylere tanıklık ettiğinde ateşin kokusu, hatıralar onun peşini bırakmadığında ne yapabilir?” sorusunun cevabını aradığını söyleyen Nibel Genç, “Köylerin yakılışına tanık oldum. Köylerin boşaltılmasına tanık oldum. Böyle küller içerisinde bir gün bir köye gitmiştik. İnsanlar göçmüştü zaten. Sadece eşyalar vardı ve eşyalardan kalan küller vardı. O zamana kadar birçok can kaybına tanıklık etmiştim. Fakat orada yanan bir köyün küllerine baktığımda hayatın öldüğünü düşündüm. Kişilerden daha öte, doğadan daha öte bir yaşamın o akışkan, o dinamik yaşamın orada öldüğünü düşündüm ve orada yanan eşyalar, yani yanan hafıza, hatıralar hep benim aklımdaydı” diye belirtti.    FİRAR BİÇİMİ    Yazmanın cezaevi duvarlarına karşı bir firar biçimi olduğunu dile getiren Nibel Genç, cezaevinde yazma koşullarına ilişkin, “Virginia Woolf, ‘kendine ait bir oda’ der bir kadının yazması için. Hapishanede kendine ait bir odanın ötesinde o metni kendine ait kılabilme sorunu var. Hikayelerini yazıyorsun ama bir aramada çok rahat bir şekilde götürülebiliyor. Tekrar geri alma imkanın olmuyor. Cezaevinde yazmak için zaman var, kendinle daha fazla baş başasın ama cezaevinde yazmanın en büyük sorunlarından bir tanesi o metinleri kendine ait kılabilmek” ifadelerini kullandı.   Kitabında vurgulamak istediğinin hafıza olduğunu vurgulayan Nibel Genç, şöyle devam etti: “Hafıza biraz daha bizi oluşturan en temel yönlerimizden bir tanesi. İnsan hem bir kolektif varlık olarak hem de kendi biricikliğini inşa ederken yaşadıkları çok önemli. Bellek burada hem hayatta hem edebiyatta hem sanatta her zaman bir inşa rolünü üstleniyor. Hele birtakım kökleri çok derinlere olan derinlere inen sorunlar açısından bu biraz daha geçerlidir. Hikayeler farklı olabilir, zaman farklı olabilir, mekan farklı olabilir. Ama hafızanın acı karşısında yaşadığımız duyguları ortaklaştırma yönünde bir işlevi var” dedi.